Radyomuz Cezaî Ehliyete Kavuşuyor
Başlık:
Radyomuz Cezaî Ehliyete Kavuşuyor
Kaynak:
Halkçı (Yeni Ulus), "Günün Işığında"
Tarih:
1954-01-30
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi
Metin:
Radyomuz cazaî ehliyete kavuşuyor
Başbakan 26 ocak günü İstanbul’da gazetecilere verdiği demeçte şöyle demiş:
«Radyo ile yapılan yayınların da adli murakabeye tâbi tutulmasını uygun bulmaktayız. Gazete vesaire gibi bir neşir vasıtası olarak radyonun da diğer neşir vasıtalarının tâbi bulundukları cezai hükümlere tâbi tutulmasını tabiî telâkki ediyoruz.»
Bizim radyomuz, demokrasilerde bir eşine daha rastlanmadık bir radyo olmasaydı, Başbakanın bu sözleri yerinde sayılabilirdi.
Bizim radyomuz, «gazete vesaire gibi» neşir vasıtalarının hürriyetinden onlarla eşit olarak faydalanıyor mu ki, cezai bakımdan da böyle bir eşitlik kurulması «tabiî» sayılsın?
Hiçbir hürriyet nimetinden faydalanmayıp, cezai ehliyet bakımından hür basınla bir tutulmak!.. Bunun neresi «tabiî»?
Belli ki yukarıya aldığımız sözlerin tek hedefi, seçim arefelerinde muhalefete radyoda tanınmış birkaç nefeslik söz hakkıdır.
İyi ki C.H.P. İktidarı giderayak bütün partilere bu hakkı tanımış, diyorduk! Anlaşılan Demokrat Parti İktidarı bunu da çok görüyor. İlle onda da bir kısıntı yapacak.
Yoksa biz yanlış mı anladık? Yoksa Başbakan bu sözleriyle, seçim konuşmaları dışındaki yayınların da mı adli murakabeye tâbi tutulacaklarını söylemek istedi?
Artık radyodan iktidar sözcüleri muhalefete tecavüzlerde bulunamıyacaklar, artık bu gibi tecavüzlere karşı basında olduğu gibi radyoda da cevap hakkı tanınacak mı demek istedi?
Fakat, gençlerin radyo boykotu karşısında yüzü bile kızarmıyan, bu boykota karşı, Zafer Gazetesinin karla karışık bir iki nüktesinden başka cevap bulamıyan ve aramıyan bir iktidardan böyle şeyler beklemek, doğrusu insafsızlık olurdu!
Hem böyle bir şey ancak demokratik bir radyodan beklenebilir. Oysa ki bizim rejimimiz demokratiktir ama radyomuz diktatörlük radyosudur. Pekiyi ama, radyosundan, yani en büyük yayın vasıtasından diktatörlüğü kaldırmamış bir rejime demokratik denebilir mi? Niçin denmesin? Şarkta bu türlü paradokslar olağandır.
Bülend ECEVİT
Başbakan 26 ocak günü İstanbul’da gazetecilere verdiği demeçte şöyle demiş:
«Radyo ile yapılan yayınların da adli murakabeye tâbi tutulmasını uygun bulmaktayız. Gazete vesaire gibi bir neşir vasıtası olarak radyonun da diğer neşir vasıtalarının tâbi bulundukları cezai hükümlere tâbi tutulmasını tabiî telâkki ediyoruz.»
Bizim radyomuz, demokrasilerde bir eşine daha rastlanmadık bir radyo olmasaydı, Başbakanın bu sözleri yerinde sayılabilirdi.
Bizim radyomuz, «gazete vesaire gibi» neşir vasıtalarının hürriyetinden onlarla eşit olarak faydalanıyor mu ki, cezai bakımdan da böyle bir eşitlik kurulması «tabiî» sayılsın?
Hiçbir hürriyet nimetinden faydalanmayıp, cezai ehliyet bakımından hür basınla bir tutulmak!.. Bunun neresi «tabiî»?
Belli ki yukarıya aldığımız sözlerin tek hedefi, seçim arefelerinde muhalefete radyoda tanınmış birkaç nefeslik söz hakkıdır.
İyi ki C.H.P. İktidarı giderayak bütün partilere bu hakkı tanımış, diyorduk! Anlaşılan Demokrat Parti İktidarı bunu da çok görüyor. İlle onda da bir kısıntı yapacak.
Yoksa biz yanlış mı anladık? Yoksa Başbakan bu sözleriyle, seçim konuşmaları dışındaki yayınların da mı adli murakabeye tâbi tutulacaklarını söylemek istedi?
Artık radyodan iktidar sözcüleri muhalefete tecavüzlerde bulunamıyacaklar, artık bu gibi tecavüzlere karşı basında olduğu gibi radyoda da cevap hakkı tanınacak mı demek istedi?
Fakat, gençlerin radyo boykotu karşısında yüzü bile kızarmıyan, bu boykota karşı, Zafer Gazetesinin karla karışık bir iki nüktesinden başka cevap bulamıyan ve aramıyan bir iktidardan böyle şeyler beklemek, doğrusu insafsızlık olurdu!
Hem böyle bir şey ancak demokratik bir radyodan beklenebilir. Oysa ki bizim rejimimiz demokratiktir ama radyomuz diktatörlük radyosudur. Pekiyi ama, radyosundan, yani en büyük yayın vasıtasından diktatörlüğü kaldırmamış bir rejime demokratik denebilir mi? Niçin denmesin? Şarkta bu türlü paradokslar olağandır.
Bülend ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“Radyomuz Cezaî Ehliyete Kavuşuyor,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 24 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/165 ulaşıldı.