Üç "Guna" ve Hind Siyaseti
Title:
Üç "Guna" ve Hind Siyaseti
Source:
Halkçı (Yeni Ulus), "Günün Işığında" s. 3
Date:
1954-01-29
Location:
Rahşan Ecevit Arşivi
Text:
GÜNÜN IŞIĞINDA:
Üç “Guna„ ve Hind siyaseti
Yakın zamana kadar düşüncemizde Hind, rüya ve masal sislerine bürünmüş bir ülke idi. Daha bağımsızlığının yedinci ve Cumhuriyetinin dördüncü yılı dolmadan bu sis dağılıp ortaya kuvvetli bir ülke çıktı.
Ordusu, ekonomisi, tekniği zayıf, halkının çoğu belki de aç olan bu ülkenin kuvveti nereden geliyor?
Bu yoksul, bu bağımsızlığına yeni kavuşmuş ülke, bugün, dünya siyasetine hâkim olan, dünya siyasetinde sözü geçen sayılı ülkelerden biridir.
Bu nasıl olmuştur?
Batılıların bütün insanlık ülkülerini benimsiyen Hind Devleti, neden Batılılarla bir safta değildir? O ülkelere set çekmek istiyen kuvvetlerin yenilmesini özliyen bu devlet, o kuvvetlere karşı yapılan hazırlığa neden katılmak istemez ?
Batılı bir düşünce çerçevesinin içinde ne kadar arasak, bu sorulara cevap bulamayız. Olsa, olsa, “Hindliler tarafsızlık siyaseti güdüyorlar” gibi beylik bir lâf eder, geçeriz. Bu lâfsa, bir görünüşün tasvirinden ibaret kalıp kafamızdaki soruları gene cevapsız bırakır.
Bir yol kalıyor: Bu soruların cevabını, Hind düşüncesinin çerçevesi içinde aramak!
Hind düşüncesi, hayatı üç nitelikten meydana gelmiş bilir. “Guna” lar denen bu üç nitelik şunlardır: Sattva, racas ve tamas.
Sattva, sükûneti, olgunluğu, saflığı temsil eder. Gerçekleştirilmesi gereken durum, sattva durumudur.
Tamas, budalalığı, kötülüğü ve mukavemeti temsil eder. Sattva’nın gerçekleşmesine engel odur.
Racas ise, huzursuzluk, ihtiras ve harekettir. Sattva’nın önündeki engeli, yani tamas’ı, o yenecektir. Racas olmadıkça, sattva’nın gerçekleşmesi önünde tamas bir kaya gibi durur.
Bu hayat görüşünü günümüzün siyasi durumuna uygularsak, bir yanda, Batılılarla beraber Hind’in de benimsediği insanlık ülküleri vardır, öbür yanda ise, bu ülkülerin gerçekleşmesini zorlaştıran kuvvet. Ülküler, sattva’dır; ülkülerin karşısındaki zorlu kuvvetse tamas. Dünya hiçbir zaman bugünkü kadar kesin bir şekilde sattva ve tamas cephelerine ayrılamamıştı. Racas’ın, yani huzursuzluk, ihtiras ve hareket kuvvetinin, tamas’la çatışıp onun mukavemetini yenmesi gerektir.
İşte Hind, bu lüzumu kavramıştır. Onun için, Batılıların girişmiş olduğu mücadeleyi, gönülden destekler.
Ama bir yandan da ister ki, daha uzun zaman sürebilecek bu mücadele sırasında sattva unutulup gitmesin! Çünkü o zaman racas gayesiz bir mücadele olurdu.
Onun için dünyada, Nehru’nun birkaç gün önce kullandığı bir tabirle, “harp-dışı” bir bölge yaratmak lâzımdır! Dünyadaki mücadele ne kadar kızışırsa kızışsın, sattva’nın barınağı olabilecek, böyle ateşten uzak bir bölge kalmalıdır! Bu bölgenin kuruculuğunu Hind, kendi üzerine almak istiyor.
Onun için bugünkü Hind siyasetine “tarafsızlık” siyaseti denemez. Hind, sattva’nın, yani sükûnet, olgunluk ve saflık halinin dünyaya yerleşmesi için çalışanlardan, yani Batılılardan, yani racas’dan tarafadır.
Sattva’sız dünya olmazdı. Sattva bir zarurettir. İşte Hind siyaseti, bu zarurete dayanmaktadır.
Ordusu, ekonomisi, tekniği zayıf, halkının çoğu aç olan Hind, belki de bunun için, siyaseti böyle bir zarurete dayandığı için bu kadar kuvvetlidir.
Bülend ECEVİT
Üç “Guna„ ve Hind siyaseti
Yakın zamana kadar düşüncemizde Hind, rüya ve masal sislerine bürünmüş bir ülke idi. Daha bağımsızlığının yedinci ve Cumhuriyetinin dördüncü yılı dolmadan bu sis dağılıp ortaya kuvvetli bir ülke çıktı.
Ordusu, ekonomisi, tekniği zayıf, halkının çoğu belki de aç olan bu ülkenin kuvveti nereden geliyor?
Bu yoksul, bu bağımsızlığına yeni kavuşmuş ülke, bugün, dünya siyasetine hâkim olan, dünya siyasetinde sözü geçen sayılı ülkelerden biridir.
Bu nasıl olmuştur?
Batılıların bütün insanlık ülkülerini benimsiyen Hind Devleti, neden Batılılarla bir safta değildir? O ülkelere set çekmek istiyen kuvvetlerin yenilmesini özliyen bu devlet, o kuvvetlere karşı yapılan hazırlığa neden katılmak istemez ?
Batılı bir düşünce çerçevesinin içinde ne kadar arasak, bu sorulara cevap bulamayız. Olsa, olsa, “Hindliler tarafsızlık siyaseti güdüyorlar” gibi beylik bir lâf eder, geçeriz. Bu lâfsa, bir görünüşün tasvirinden ibaret kalıp kafamızdaki soruları gene cevapsız bırakır.
Bir yol kalıyor: Bu soruların cevabını, Hind düşüncesinin çerçevesi içinde aramak!
Hind düşüncesi, hayatı üç nitelikten meydana gelmiş bilir. “Guna” lar denen bu üç nitelik şunlardır: Sattva, racas ve tamas.
Sattva, sükûneti, olgunluğu, saflığı temsil eder. Gerçekleştirilmesi gereken durum, sattva durumudur.
Tamas, budalalığı, kötülüğü ve mukavemeti temsil eder. Sattva’nın gerçekleşmesine engel odur.
Racas ise, huzursuzluk, ihtiras ve harekettir. Sattva’nın önündeki engeli, yani tamas’ı, o yenecektir. Racas olmadıkça, sattva’nın gerçekleşmesi önünde tamas bir kaya gibi durur.
Bu hayat görüşünü günümüzün siyasi durumuna uygularsak, bir yanda, Batılılarla beraber Hind’in de benimsediği insanlık ülküleri vardır, öbür yanda ise, bu ülkülerin gerçekleşmesini zorlaştıran kuvvet. Ülküler, sattva’dır; ülkülerin karşısındaki zorlu kuvvetse tamas. Dünya hiçbir zaman bugünkü kadar kesin bir şekilde sattva ve tamas cephelerine ayrılamamıştı. Racas’ın, yani huzursuzluk, ihtiras ve hareket kuvvetinin, tamas’la çatışıp onun mukavemetini yenmesi gerektir.
İşte Hind, bu lüzumu kavramıştır. Onun için, Batılıların girişmiş olduğu mücadeleyi, gönülden destekler.
Ama bir yandan da ister ki, daha uzun zaman sürebilecek bu mücadele sırasında sattva unutulup gitmesin! Çünkü o zaman racas gayesiz bir mücadele olurdu.
Onun için dünyada, Nehru’nun birkaç gün önce kullandığı bir tabirle, “harp-dışı” bir bölge yaratmak lâzımdır! Dünyadaki mücadele ne kadar kızışırsa kızışsın, sattva’nın barınağı olabilecek, böyle ateşten uzak bir bölge kalmalıdır! Bu bölgenin kuruculuğunu Hind, kendi üzerine almak istiyor.
Onun için bugünkü Hind siyasetine “tarafsızlık” siyaseti denemez. Hind, sattva’nın, yani sükûnet, olgunluk ve saflık halinin dünyaya yerleşmesi için çalışanlardan, yani Batılılardan, yani racas’dan tarafadır.
Sattva’sız dünya olmazdı. Sattva bir zarurettir. İşte Hind siyaseti, bu zarurete dayanmaktadır.
Ordusu, ekonomisi, tekniği zayıf, halkının çoğu aç olan Hind, belki de bunun için, siyaseti böyle bir zarurete dayandığı için bu kadar kuvvetlidir.
Bülend ECEVİT
Collection
Citation
“Üç "Guna" ve Hind Siyaseti,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, accessed November 23, 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/164.