Ekmek ve Hürriyet
Başlık:
Ekmek ve Hürriyet
Kaynak:
Halkçı (Yeni Ulus), "Günün Işığında" s. 3
Tarih:
1954-01-12
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/28
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA:
Ekmek ve hürriyet
Nasıl korkusuz diktatörlük olmazsa korkulu demokrasi de olmaz.
Bir bakıma demokratik memleket, korkmaları için kanunî bir sebep olmadıkça insanların korkmaya lüzum duymadıkları memlekettir.
Korkutabilmekte, ancak olgun insanların yenebileceği sadistçe bir zevk olsa gerek.. Karşısındakinin korktuğunu görmek belli ki birçoklarında bu zevki uyandırıp kamçılıyor.
Onun için belki de diktatörlüklerin başlamasına, korkutanlardan önce korkanlar sebep oluyorlardır.
Kimse korkmasa belki de kimse diktatör olamazdı.
Bizim genç demokrasimiz korkulu bir demokrasi.. Binlerce yılın içimizde biriktirdiği korku ve çekingenlikten henüz kurtulamadık, iyi eller, çevremize örtülü demir kafesi açıp çekildiler ama biz daha kendi kendimizi âzad edemedik. Biz kanatlarımızı gerip hürlüğe açılacak cesareti toplayıncıya kadar, kafesimizin kapısını yeniden üstümüze örtmek istiyen başka eller türedi.
Bu korku kafesinden bir an önce kurtulmazsak geç bile kalmış oluruz.
Ne bir başbakan, ne o başbakanın yardımcısı, ne ocak bucak başkanı, ne de jurnalcılar bizi korkutabilmelidir.
Memur da işçi de olsak, baştakileri beğenmediğimizi açık açık söyliyebilmeliyiz.
Oyumuzu vereceğimiz partinin adı neden gizli olsun? Muhalefet gazetesini okumak istiyorsak, onu sekiz kat edip cebimizde saklıyacağımız yerde, neden herkese karşı açıp okumıyalım?
Bizi korkutabilmek zevkini kimse tatmamalıdır.
— Doğru doğru ama, denecektir, başımızda ekmek derdi olmasa...
Fakat ekmekle hürriyet her zaman bir arada olmaz ki!
Farzedin bir yanda ekmek, bir yanda hürriyet: Hangisinden geçemezsek o bizim olacaktır.
Üstelik hürriyetin ardından ergeç ekmek de gelir.
Bülend ECEVİT
Ekmek ve hürriyet
Nasıl korkusuz diktatörlük olmazsa korkulu demokrasi de olmaz.
Bir bakıma demokratik memleket, korkmaları için kanunî bir sebep olmadıkça insanların korkmaya lüzum duymadıkları memlekettir.
Korkutabilmekte, ancak olgun insanların yenebileceği sadistçe bir zevk olsa gerek.. Karşısındakinin korktuğunu görmek belli ki birçoklarında bu zevki uyandırıp kamçılıyor.
Onun için belki de diktatörlüklerin başlamasına, korkutanlardan önce korkanlar sebep oluyorlardır.
Kimse korkmasa belki de kimse diktatör olamazdı.
Bizim genç demokrasimiz korkulu bir demokrasi.. Binlerce yılın içimizde biriktirdiği korku ve çekingenlikten henüz kurtulamadık, iyi eller, çevremize örtülü demir kafesi açıp çekildiler ama biz daha kendi kendimizi âzad edemedik. Biz kanatlarımızı gerip hürlüğe açılacak cesareti toplayıncıya kadar, kafesimizin kapısını yeniden üstümüze örtmek istiyen başka eller türedi.
Bu korku kafesinden bir an önce kurtulmazsak geç bile kalmış oluruz.
Ne bir başbakan, ne o başbakanın yardımcısı, ne ocak bucak başkanı, ne de jurnalcılar bizi korkutabilmelidir.
Memur da işçi de olsak, baştakileri beğenmediğimizi açık açık söyliyebilmeliyiz.
Oyumuzu vereceğimiz partinin adı neden gizli olsun? Muhalefet gazetesini okumak istiyorsak, onu sekiz kat edip cebimizde saklıyacağımız yerde, neden herkese karşı açıp okumıyalım?
Bizi korkutabilmek zevkini kimse tatmamalıdır.
— Doğru doğru ama, denecektir, başımızda ekmek derdi olmasa...
Fakat ekmekle hürriyet her zaman bir arada olmaz ki!
Farzedin bir yanda ekmek, bir yanda hürriyet: Hangisinden geçemezsek o bizim olacaktır.
Üstelik hürriyetin ardından ergeç ekmek de gelir.
Bülend ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“Ekmek ve Hürriyet,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 22 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/147 ulaşıldı.