Suç mu, Suçlar mı?
Başlık:
Suç mu, Suçlar mı?
Kaynak:
Ulus, "Günaydın" ss. 1, 3
Tarih:
1960-08-15
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi
Metin:
GÜNAYDIN
BÜLENT ECEVİT
Suç mu, suçlar mı ?
Düşük iktidar sorumlularının yargılanmasının daha gecikeceği anlaşılıyor. Tutukluluk süreleri üzerindeki sınırlama da kaldırıldığı için, yargılamanın ne zaman başlıyacağı artık tahmin edilemez. Yargılama ne zaman başlar ne zaman biter, bilinemez. Bu bilinemeyince, seçimlerin ne zaman yapılıp normal demokratik düzene ne zaman geçileceği, yani 27 Mayıs Devriminin amacına ne zaman ulaşacağı da bilinemiyor.
Yargılamanın gecikmesine soruşturmanın uzaması sebep gösterilmektedir. Düşüklerin de suçları o kadar çoktur, o kadar girifttir ki soruşturmanın uzayıp gitmesine, sanıklar hakkındaki suç ve delil dosyalarının kabarıp durmasına hiç şaşılamaz.
Ancak bir gerçek unutulmamalıdır: 27 Mayıs Devrimi, düşük iktidar önderlerinden falanın komitacılığına, filânın hırsızlığına, birinin çapkınlığına berikinin sapıklığına karşı yapılmamıştır. 27 Mayıs Devrimi, doğrudan doğruya diktatörlüğe karşı, hukuk tanımayan bir tahakküm zihniyetine karşı yapılmıştır. Demokrat Parti iktidarının diktatörlük hevesi karşısında, hukuk, kanun tanımazlığı karşısında, Türk demokrasisini, hukuk düzenini, ulus olarak onurumuzu, fertler olarak hürriyetimizi kurtarmak ve yurdumuzda demokrasiyi sağlam temeller üzerinde yeniden kurmak için yapılmıştır.
27 Mayıs Devriminin yüceliği buradadır, güzelliği buradadır.
Düşük iktidar sorumlularının demokrasiyi ve hukuk düzenini yıkma, Anayasayı çiğneme suçu yanında öbür suçları, ikinci, üçüncü, dördüncü derecede kalır. Zaten bütün o suçları demokrasiden ve hukuk düzeninden adım adım uzaklaştıkları için işleyebilmişlerdi. 1950 Mayısıyla 1960 Mayısı arasında demokrasi işlemiş olsa idi, Anayasaya bağlı kalınsa idi, demokrasinin ayrılmaz unsurları olan gerçek parlâmento denetlemesi, basın hürriyeti, adalet bağımsızlığı yaşasa idi, iktidardakiler ne komitacılıklarını ne hırsızlıklarını yapabilir, ne muhalefeti, gençliği tenkide kalkışabilir, ne özel ve toplum hayatlarında o derecede ahlâk dışı yollara sapabilirlerdi.
Bütün bu gibi suçlarının anası, kaynağı, sebebi, demokrasiden gitgide uzaklaşma ve sonunda demokrasiyi bütün bütün yıkma, hattâ demokrasiyi yıkmakla da kalmayıp bütün hukuk düzenini çiğneme, o arada Anayasayı işlemez duruma getirme suçudur.
D.P iktidarı sorumlularının bu ana suçu, bu kaynak suçu, bu temel suçu, bütün başka suçlarını doğuran, mümkün kılan, kavrayan bu suçu işlediklerinden zerre kadar şüpheye yer var mı?
Elbette yok!.. Bundan zerre kadar şüpheye yer olsa, 27 Mayıs Devriminin meşruluğundan şüpheye yer olurdu. Oysa, suçlular ve budalalar dışında kimse bu Devrimin meşruluğundan şüphe etmemektedir.
O halde, yargılamaya başlıyabilmek için, düşükler hakkındaki soruşturmaları aylarca uzatıp suç ve delil dosyalarını kabarttıkça kabartmanın gereği ne?
Suçlar o kadar çok ki, soruşturma yayılıp uzadıkça, asıl büyük suç da sıraya girip, yüzlerce, binlerce suçtan biri gibi görünür olacaktır.
Oysa bir yüce ülkü uğrunda, demokrasi ve hukuk düzeni uğrunda, insan hakları ve kişi hürriyeti uğrunda yapılmış bir Devrimdir bu... Bu Devrimin meşruluğuna mesnet olacak suçun büyüklüğü, uğrunda Devrim yapılmış ülkünün büyüklüğü ile oranlı olmalıdır! Bir yandan başka suçlarla ilgili soruşturmalar yürüye dursun, asıl büyük suçun kendisi de delilleri de zaten ortada olduğuna, söz olarak Meclis Tutanaklarına, sözde kanun olarak Resmi Gazetelere geçmiş bulunduğuna göre, yargılama bu suç üzerinde başlamalıdır! Hem bir an önce başlamalıdır!
10 yıllık iktidarları sırasında, düşüklerin, soruşturulmakla bitmeyecek kadar çok suç işleyebilmelerini mümkün kılmış olan asıl suçları ne idiyse, Devrimin sebebi olan, Devrimin meşruluğunun mesnedi olan suçları ne idiyse, Devrim idaresi, bütün çabasını, o suçun hesabının görülmesine yöneltmelidir! Düşüklerin o suç sayesinde, demokrasiyi ve hukuk düzenini yıkma, Anayasayı çiğneme suçu sayesinde, işleyebilmiş olduktan başka suçların çokluğu, şimdi Türk toplumunun normal demokratik düzene kavuşmasını, 27 Mayıs Devriminin amacına ulaşmasını geciktirememelidir!
BÜLENT ECEVİT
Suç mu, suçlar mı ?
Düşük iktidar sorumlularının yargılanmasının daha gecikeceği anlaşılıyor. Tutukluluk süreleri üzerindeki sınırlama da kaldırıldığı için, yargılamanın ne zaman başlıyacağı artık tahmin edilemez. Yargılama ne zaman başlar ne zaman biter, bilinemez. Bu bilinemeyince, seçimlerin ne zaman yapılıp normal demokratik düzene ne zaman geçileceği, yani 27 Mayıs Devriminin amacına ne zaman ulaşacağı da bilinemiyor.
Yargılamanın gecikmesine soruşturmanın uzaması sebep gösterilmektedir. Düşüklerin de suçları o kadar çoktur, o kadar girifttir ki soruşturmanın uzayıp gitmesine, sanıklar hakkındaki suç ve delil dosyalarının kabarıp durmasına hiç şaşılamaz.
Ancak bir gerçek unutulmamalıdır: 27 Mayıs Devrimi, düşük iktidar önderlerinden falanın komitacılığına, filânın hırsızlığına, birinin çapkınlığına berikinin sapıklığına karşı yapılmamıştır. 27 Mayıs Devrimi, doğrudan doğruya diktatörlüğe karşı, hukuk tanımayan bir tahakküm zihniyetine karşı yapılmıştır. Demokrat Parti iktidarının diktatörlük hevesi karşısında, hukuk, kanun tanımazlığı karşısında, Türk demokrasisini, hukuk düzenini, ulus olarak onurumuzu, fertler olarak hürriyetimizi kurtarmak ve yurdumuzda demokrasiyi sağlam temeller üzerinde yeniden kurmak için yapılmıştır.
27 Mayıs Devriminin yüceliği buradadır, güzelliği buradadır.
Düşük iktidar sorumlularının demokrasiyi ve hukuk düzenini yıkma, Anayasayı çiğneme suçu yanında öbür suçları, ikinci, üçüncü, dördüncü derecede kalır. Zaten bütün o suçları demokrasiden ve hukuk düzeninden adım adım uzaklaştıkları için işleyebilmişlerdi. 1950 Mayısıyla 1960 Mayısı arasında demokrasi işlemiş olsa idi, Anayasaya bağlı kalınsa idi, demokrasinin ayrılmaz unsurları olan gerçek parlâmento denetlemesi, basın hürriyeti, adalet bağımsızlığı yaşasa idi, iktidardakiler ne komitacılıklarını ne hırsızlıklarını yapabilir, ne muhalefeti, gençliği tenkide kalkışabilir, ne özel ve toplum hayatlarında o derecede ahlâk dışı yollara sapabilirlerdi.
Bütün bu gibi suçlarının anası, kaynağı, sebebi, demokrasiden gitgide uzaklaşma ve sonunda demokrasiyi bütün bütün yıkma, hattâ demokrasiyi yıkmakla da kalmayıp bütün hukuk düzenini çiğneme, o arada Anayasayı işlemez duruma getirme suçudur.
D.P iktidarı sorumlularının bu ana suçu, bu kaynak suçu, bu temel suçu, bütün başka suçlarını doğuran, mümkün kılan, kavrayan bu suçu işlediklerinden zerre kadar şüpheye yer var mı?
Elbette yok!.. Bundan zerre kadar şüpheye yer olsa, 27 Mayıs Devriminin meşruluğundan şüpheye yer olurdu. Oysa, suçlular ve budalalar dışında kimse bu Devrimin meşruluğundan şüphe etmemektedir.
O halde, yargılamaya başlıyabilmek için, düşükler hakkındaki soruşturmaları aylarca uzatıp suç ve delil dosyalarını kabarttıkça kabartmanın gereği ne?
Suçlar o kadar çok ki, soruşturma yayılıp uzadıkça, asıl büyük suç da sıraya girip, yüzlerce, binlerce suçtan biri gibi görünür olacaktır.
Oysa bir yüce ülkü uğrunda, demokrasi ve hukuk düzeni uğrunda, insan hakları ve kişi hürriyeti uğrunda yapılmış bir Devrimdir bu... Bu Devrimin meşruluğuna mesnet olacak suçun büyüklüğü, uğrunda Devrim yapılmış ülkünün büyüklüğü ile oranlı olmalıdır! Bir yandan başka suçlarla ilgili soruşturmalar yürüye dursun, asıl büyük suçun kendisi de delilleri de zaten ortada olduğuna, söz olarak Meclis Tutanaklarına, sözde kanun olarak Resmi Gazetelere geçmiş bulunduğuna göre, yargılama bu suç üzerinde başlamalıdır! Hem bir an önce başlamalıdır!
10 yıllık iktidarları sırasında, düşüklerin, soruşturulmakla bitmeyecek kadar çok suç işleyebilmelerini mümkün kılmış olan asıl suçları ne idiyse, Devrimin sebebi olan, Devrimin meşruluğunun mesnedi olan suçları ne idiyse, Devrim idaresi, bütün çabasını, o suçun hesabının görülmesine yöneltmelidir! Düşüklerin o suç sayesinde, demokrasiyi ve hukuk düzenini yıkma, Anayasayı çiğneme suçu sayesinde, işleyebilmiş olduktan başka suçların çokluğu, şimdi Türk toplumunun normal demokratik düzene kavuşmasını, 27 Mayıs Devriminin amacına ulaşmasını geciktirememelidir!
Koleksiyon
Alıntı
“Suç mu, Suçlar mı?,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 22 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1220 ulaşıldı.