Oyunun Kurallarında Görüş Ayrılığı Olamaz
Başlık:
Oyunun Kurallarında Görüş Ayrılığı Olamaz
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında" No 13117, ss. 1, 5
Tarih:
1960-02-06
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
Oyunun kurallarında görüş ayrılığı olamaz
Bülent ECEVİT
Basın - Yayın ve Turizm Bakan Vekili Halûk Şaman, Bütçe Encümenindeki konuşmasında,
«Hürriyet gibi bir felsefî mefhum üzerinde iki partinin görüş ayrılığına sahip olması tabiîdir»,
dedi.
Oysa, bugün Türkiye'nin demokratik hayatında tabiî olmayan, demokratik gelişmesini aksatan, işte budur! İktidarla muhalefetin, temel demokrasi ilkeleri üzerinde anlaşamamış bulunmalarıdır. Bir memlekette demokrasinin işleyebilmesi için başta gelen şart bu ilkeler üzerinde anlaşmaktır. Bu ilkeler üzerinde görüş ayrılığını tabiî sayarak memlekette demokrasinin işleyebileceğini sanmak, futbol oyununun kuralları üzerinde anlaşamıyan iki takımın normal bir maç yapabilmelerini beklemek kadar yersiz olur.
Gerçi iktidarın seçimle el değiştirebileceği, hakem durumundaki milletin nihaî hükmünü seçimlerde verebileceği üzerinde nazarî olarak anlaşmakta henüz devam ediyoruz.
Fakat gene futbol benzetisine dönecek olursak, bu anlaşma, iki takımın sadece gol üzerinde anlaşarak maç yapmalarına benzer. Oysa, gole gelinceye kadar üzerinde anlaşılması ve iki takımca da uyulması gereken daha birçok şart ve kurallar vardır: Faul vardır, taç vardır, korner, penaltı vardır, ve hepsinin de üstünde, her iki takım için eşit haklar vardır. Sadece «golü atan maçı kazanır» diye oyun oynanırsa maç maç olmaktan çıkar, bir kör döğüşü haline gelir.
Demokrasimizin bugünkü durumu da budur.
Başlangıçta, hele 1948 le 1950 arasında, tıpkı iki futbol takımının bütün oyun şart ve kuralları üzerinde anlaşmaları gibi, Cumhuriyet Halk Partisiyle Demokrat Parti, demokrasinin temel ilkeleri üzerinde, o arada, Bay Halûk Şaman'ın bugün «bir felsefi mefhum» dediği hürriyet konusunda, azçok anlaşıyorlardı. Seçimlerde eşit mücadele ve propaganda imkânlarından, Devlet Radyosunda muhalefetin de propaganda hakkı olmasından, basın hürriyetinin, adalet bağımsızlığının temel şartlarına kadar birçok hususlarda, iki parti bir görüş beraberliğine varmışlardı.
Fakat, Demokrat Parti, iktidara geldikten sonra, devlet işlerini yürütmekte yetersizliğini hissettikçe, zayıf düştükçe, oyun kurallarını tek yönlü olarak değiştirmeğe başlamıştır. Karşı tarafın demokratik ölçülerle tabiî sayılmak gereken haklarını bir bir kaldırmış, «faul ilân etmiş, buna karşılık kendisinin açık «faul» lerini meşru hareket saymağa başlamıştır.
Demokrasi böyle olmaz. Demokrasi bir yana, bir maç bile böyle oynanmaz. Bir takım futbol öbür takım «rugby» oynayarak sahada medenî bir mücadele yapılamaz.
Bugün Türkiye'deki siyaset mücadelesinde bir yanda bir Komünist veya Faşist Parti öbür yanda bir demokratik parti yer almış olsa idi, Bay Şaman, «hürriyet gibi bir felsefî mafhum üzerinde iki partinin görüş ayrılığına sahip olması tabiîdir» demekte haklı bulunabilirdi. Ama, iktidardaki Demokrat Parti de, muhalefetteki Cumhuriyet Halk Partisi ve Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi de, demokratik partiler olduklarını ilân ederler. O halde, demokrasinin temel ilkeleri, demokratik mücadelenin temel şart ve kuralları üzerinde görüş ayrılıkları olamaz. Nitekim programlarında böyle bir görüş ayrılığı yoktur. Ancak başka konularda, ekonomik veya sosyal konularda «ayrı görüşlere sahip» olmaları «tabiî» sayılabilir.
Yoksa, kendi muhalefeti sırasında kendisine tanınan hak ve hürriyetleri, eşit mücadele imkanlarını, iktidara geldikten sonra muhalefete tanımamak yoluna giden, itirazlara karşı da, «hürriyet gibi bir felsefî mefhum üzernde iki partinin görüş ayrılığına sahip olması tabiîdir» diyen bir parti, demokrasiyi bir «felsefe» olarak reddettiğini açığa vurmuş, demokratik düzenden, demokratik hak ve hürriyetlerden, ancak Hitler ve Partisi gibi, iktidara gelip o hak ve hürriyetleri iptal etmek için faydalandığı itiraf etmiş durumuna düşer.
Bülent ECEVİT
Oyunun kurallarında görüş ayrılığı olamaz
Bülent ECEVİT
Basın - Yayın ve Turizm Bakan Vekili Halûk Şaman, Bütçe Encümenindeki konuşmasında,
«Hürriyet gibi bir felsefî mefhum üzerinde iki partinin görüş ayrılığına sahip olması tabiîdir»,
dedi.
Oysa, bugün Türkiye'nin demokratik hayatında tabiî olmayan, demokratik gelişmesini aksatan, işte budur! İktidarla muhalefetin, temel demokrasi ilkeleri üzerinde anlaşamamış bulunmalarıdır. Bir memlekette demokrasinin işleyebilmesi için başta gelen şart bu ilkeler üzerinde anlaşmaktır. Bu ilkeler üzerinde görüş ayrılığını tabiî sayarak memlekette demokrasinin işleyebileceğini sanmak, futbol oyununun kuralları üzerinde anlaşamıyan iki takımın normal bir maç yapabilmelerini beklemek kadar yersiz olur.
Gerçi iktidarın seçimle el değiştirebileceği, hakem durumundaki milletin nihaî hükmünü seçimlerde verebileceği üzerinde nazarî olarak anlaşmakta henüz devam ediyoruz.
Fakat gene futbol benzetisine dönecek olursak, bu anlaşma, iki takımın sadece gol üzerinde anlaşarak maç yapmalarına benzer. Oysa, gole gelinceye kadar üzerinde anlaşılması ve iki takımca da uyulması gereken daha birçok şart ve kurallar vardır: Faul vardır, taç vardır, korner, penaltı vardır, ve hepsinin de üstünde, her iki takım için eşit haklar vardır. Sadece «golü atan maçı kazanır» diye oyun oynanırsa maç maç olmaktan çıkar, bir kör döğüşü haline gelir.
Demokrasimizin bugünkü durumu da budur.
Başlangıçta, hele 1948 le 1950 arasında, tıpkı iki futbol takımının bütün oyun şart ve kuralları üzerinde anlaşmaları gibi, Cumhuriyet Halk Partisiyle Demokrat Parti, demokrasinin temel ilkeleri üzerinde, o arada, Bay Halûk Şaman'ın bugün «bir felsefi mefhum» dediği hürriyet konusunda, azçok anlaşıyorlardı. Seçimlerde eşit mücadele ve propaganda imkânlarından, Devlet Radyosunda muhalefetin de propaganda hakkı olmasından, basın hürriyetinin, adalet bağımsızlığının temel şartlarına kadar birçok hususlarda, iki parti bir görüş beraberliğine varmışlardı.
Fakat, Demokrat Parti, iktidara geldikten sonra, devlet işlerini yürütmekte yetersizliğini hissettikçe, zayıf düştükçe, oyun kurallarını tek yönlü olarak değiştirmeğe başlamıştır. Karşı tarafın demokratik ölçülerle tabiî sayılmak gereken haklarını bir bir kaldırmış, «faul ilân etmiş, buna karşılık kendisinin açık «faul» lerini meşru hareket saymağa başlamıştır.
Demokrasi böyle olmaz. Demokrasi bir yana, bir maç bile böyle oynanmaz. Bir takım futbol öbür takım «rugby» oynayarak sahada medenî bir mücadele yapılamaz.
Bugün Türkiye'deki siyaset mücadelesinde bir yanda bir Komünist veya Faşist Parti öbür yanda bir demokratik parti yer almış olsa idi, Bay Şaman, «hürriyet gibi bir felsefî mafhum üzerinde iki partinin görüş ayrılığına sahip olması tabiîdir» demekte haklı bulunabilirdi. Ama, iktidardaki Demokrat Parti de, muhalefetteki Cumhuriyet Halk Partisi ve Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi de, demokratik partiler olduklarını ilân ederler. O halde, demokrasinin temel ilkeleri, demokratik mücadelenin temel şart ve kuralları üzerinde görüş ayrılıkları olamaz. Nitekim programlarında böyle bir görüş ayrılığı yoktur. Ancak başka konularda, ekonomik veya sosyal konularda «ayrı görüşlere sahip» olmaları «tabiî» sayılabilir.
Yoksa, kendi muhalefeti sırasında kendisine tanınan hak ve hürriyetleri, eşit mücadele imkanlarını, iktidara geldikten sonra muhalefete tanımamak yoluna giden, itirazlara karşı da, «hürriyet gibi bir felsefî mefhum üzernde iki partinin görüş ayrılığına sahip olması tabiîdir» diyen bir parti, demokrasiyi bir «felsefe» olarak reddettiğini açığa vurmuş, demokratik düzenden, demokratik hak ve hürriyetlerden, ancak Hitler ve Partisi gibi, iktidara gelip o hak ve hürriyetleri iptal etmek için faydalandığı itiraf etmiş durumuna düşer.
Bülent ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“Oyunun Kurallarında Görüş Ayrılığı Olamaz,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 22 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1144 ulaşıldı.