Sorumluluk
Başlık:
Sorumluluk
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında" No 13054, ss. 1, 5
Tarih:
1959-12-05
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
SORUMLULUK
Bülent ECEVİT
Uşak Valisi şimdi, belki kendi iradesi dışında, Uşak olaylarıyla ilgili kanunsuz emirlerinin ve tutumunun bütün sorumluluğunu yalnız başına kendi omuzlarına yüklenme gayretinde görünüyor. Gazetelere gönderilen yalanlamalarında, Vali verdiği emirler için herhangi bir üst makamdan emir almadığını iddia etmektedir.
İnönü’nün ateş edilip vurulması için müteaddit emirler verdiği, hâdise günü vazifeli âmme şahitlerinin mahkemedeki ifadeleriyle sabit olmuş bir Valiyi bu gayrete sürükleyenin, merkezden gelen baskı olduğu elbette herkesin aklına gelecektir. Bir idareci, bir defa «emir kulu» olup kanunsuz işlemlere elini bulaştırdı mı, artık emir kulluğundan kolay kolay kendini kurtaramaz.
— Kendini ateşe at!, deseler, belki çaresizlikten kendini ateşe de atar.
Valinin bu gayretleriyle muvazi olarak, merkezde de, İçişleri Bakanı Gedik’in, yani Valiye emir verecek durumdaki siyaset adamının, kanunsuz emirlerde ve tutumda kendi büyük sorumluluk payım ortaya çıkarabilecek «delilleri tesirsiz bırakabilmek için» bir takım te şebbüslere giriştiği, C.H.P. Meclis Grupu tarafından öne sürülmüştür. C.H.P. Meclis Grupu, dün yayınlanan bildirisinde, bu teşebbüsleri «Büyük Meclise vesikalarıyla izaha muktedir» olduğunu bildirmiştir. Gene bildiride hatırlatıldığı gibi, «Meclis tahkikatı açılmaması yüzünden, Dahiliye Vekili Dr. Gedik’e «hakkındaki delilleri imha edebilecek bir mevkii işgalde devam etme» fırsatı verilmektedir.
Fakat, mesele Mecliste görüştürülmediği için açıklanamıyan vesikalar, deliller bir yana bırakılsa bile, İçişleri Bakanı Namık Gedik’in, Uşak Valisi ile beraber olduğu, Valinin hareket tarzından haberdar bulunduğu ve bunu tasvip ettiği, kendi beyanları ile sabittir.
İnönü’nün Uşak’ta, ve Ege vazife gezisi süresince uğradığı başka illerde suikast tertipleriyle karşılaştığı, İnönü’nün şansında can güvenliğinin ortadan kaldırıldığı, İçişleri Bakanına, milletvekilleri ve C.H.P. idarecileri tarafından birçok vesilelerle ihbar edildiği halde, Bakan, bütün o hiddet ve şiddet saçan cevap ve demeçlerinde, C.H.P. lileri mutlak surette suçlu, her türlü tertibe başvurarak geziye engel olmak isteyenleri, İnönü’ye karşı tecavüzleri tertip veya himaye edenleri ise mutlak suretle haklı göstermiştir.
2 Mayıs günü gazetelerde yayınlanan bir telinde Bay Gedik, Uşak'ta vazifelilerce verilen bütün emirlerin «kanuna istinat eden emirler» olduğunu söylemişti.
Bakanın «kanuna istinat» ettiğini söylediği bu emirlerden bazısının ise «İnönü’yü vur» emrî olduğu, şimdi, inkâr edilemez bir şekilde, İçişleri Bakanlığına mensup bir Jandarma Yarbayının, bir Jandarma Binbaşısının ve bir Emniyet Müdürünün mahkeme zabıtlarına geçen ifadeleriyle, meydana çıkmış bulunmaktadır.
Gene İçişleri Bakanı Namık Gedik, İnönü’nün başkanlığındaki C.H.P. vazife ekibinin, geziye devam etmemesi için, vatandaşa seyahat hürriyeti tanıyan, hele milletvekiline seyahat vazifesi yükleyen açık Anayasa hükümlerini hiçe sayarak, «ihtar» ve «ikaz» larda bulunmuş, bu ihtar ve ikazlara rağmen «seyahatlerine devam etmek hususundaki kararlarını» değiştirmemekten doğacak mesuliyetin kendilerine ait olacağını, 3 ve 4 Mayıs günleri yayınlanan demeçleriyle, C.H.P. Genel Başkanına ve milletvekillerine birer kere daha «ihtar» etmişti.
Bu demeçler de gösteriyor ki, İçişleri Bakanı Namık Gedik, gezinin her ne pahasına olursa olsun durdurulmasını isteyen zihniyetin baş icracısı durumunu, halkoyu karşısında, bundan daha 7 ay önce, hem de büyük iftiharla benimsemiştir.
Kaldı ki, «İnönü’yü vur» emri verdiği sabit olmuş bir Valiyi hâlâ yerinde tutup, Validen bu emri aldıklarını fakat kanunsuz olduğu için yerine getirmediklerini söyleyen, İçişleri Bakanlığının üç şerefli mensubunu başka yerlere tâyin etmekle de, İçişleri Bakanı, Valinin verdiği «İnönü’yü vur» emrini hiç değilse tasvip eder bir vaziyet almış olmaktadır. Bu durumda Uşak Valisinin, verdiği emirler için kimseden emir almadığını iddia etmesi, elbette Bakanı sorumluluk şüphesinden kurtarmaya yetmiyecektir.
Üstelik, 7 Mayıs günü Demokrat Parti Meclis Grupuna, bu hâdiselerle ilgili olarak «Hükümet tarafından verilen izahat dinlenmiş ve Hükümetin hareket hattı ittifakla tasvip olunmuştur» cümlesini ihtiva eden bir bildiri yayınlatmak suretiyle, İçişleri Bakanı Namık Gedik’-in sorumluluğuna, başlangıçtan itibaren, Hükümetin ve D.P. Meclis Grupunun da iştiraki sağlanmış ve halkoyu önünde tescil edilmiştir.
Kısacası, görülüyor ki, Uşak Valisini kanunsuz hareketlerin bütün sorumluluğunu kendi üzerine almağa zorlamak için ne kadar gayret sarfedilirse edilsin, artık iş işten geçmiştir.
Uşak’ta, ve İnönü’nün Uşak'tan sonra uğradığı illerde cereyan eden — fakat yayın yasakları dolayısiyle henüz mahiyetleri açıklanamıyan — benzeri olayların sorumluluğuna, bütün iktidar, bazı yüksek memurlarıyla, İçişleri Bakanıyla, Hükümetiyle, hattâ Meclis Grupuyla, daha başlangıçta ortak edilmiştir.
Ancak, D.P. Meclis Grupunun iştirakinin, Grupta verilmiş yanlış veya eksik izahata dayandığı ümit edilebilir.
Gerçi, eğer D.P. Grupu, Uşak Valisinin «İnönü’yü vur» emri vermiş olduğunu bile bile, «Hükümetin hareket hattını ittifakla tasvip» etmiş ise, sorumluluğa da bile bile iştirak ettiğinden şüpheye yer kalmaz.
Fakat eğer bu husus, Hükümetin izahatı sırasında Gruptan saklı tutulmuş ise, D.P. Meclis Grupunun, aynı gün kendilerine başka hususlarda da, Ege vazife gezisinin başka safhaları hakkında da, yanlış veya eksik bilgi verilmiş olabileceğini kabul etmeleri, herhalde aklın ve mantığın icabıdır.
O takdirde D.P. Meclis Grupunun, bilmeden sürüklenmiş olduğu bir ağır sorumluluktan bir an önce kurtulmak üzere, C.H.P. soruşturma önergesinin Mecliste derhal görüşülmesine ve soruşturma açılmasına yardımcı olması, öylece bütün gerçeklerin aydınlığa çıkmasına imkân sağlaması beklenir.
Bu yapılmadıkça, bütün sorumluluğu bir tek Uşak Valisinin sırtına yükleyip için içinden sıyrılma gayretleri boşuna olacaktır.
SORUMLULUK
Bülent ECEVİT
Uşak Valisi şimdi, belki kendi iradesi dışında, Uşak olaylarıyla ilgili kanunsuz emirlerinin ve tutumunun bütün sorumluluğunu yalnız başına kendi omuzlarına yüklenme gayretinde görünüyor. Gazetelere gönderilen yalanlamalarında, Vali verdiği emirler için herhangi bir üst makamdan emir almadığını iddia etmektedir.
İnönü’nün ateş edilip vurulması için müteaddit emirler verdiği, hâdise günü vazifeli âmme şahitlerinin mahkemedeki ifadeleriyle sabit olmuş bir Valiyi bu gayrete sürükleyenin, merkezden gelen baskı olduğu elbette herkesin aklına gelecektir. Bir idareci, bir defa «emir kulu» olup kanunsuz işlemlere elini bulaştırdı mı, artık emir kulluğundan kolay kolay kendini kurtaramaz.
— Kendini ateşe at!, deseler, belki çaresizlikten kendini ateşe de atar.
Valinin bu gayretleriyle muvazi olarak, merkezde de, İçişleri Bakanı Gedik’in, yani Valiye emir verecek durumdaki siyaset adamının, kanunsuz emirlerde ve tutumda kendi büyük sorumluluk payım ortaya çıkarabilecek «delilleri tesirsiz bırakabilmek için» bir takım te şebbüslere giriştiği, C.H.P. Meclis Grupu tarafından öne sürülmüştür. C.H.P. Meclis Grupu, dün yayınlanan bildirisinde, bu teşebbüsleri «Büyük Meclise vesikalarıyla izaha muktedir» olduğunu bildirmiştir. Gene bildiride hatırlatıldığı gibi, «Meclis tahkikatı açılmaması yüzünden, Dahiliye Vekili Dr. Gedik’e «hakkındaki delilleri imha edebilecek bir mevkii işgalde devam etme» fırsatı verilmektedir.
Fakat, mesele Mecliste görüştürülmediği için açıklanamıyan vesikalar, deliller bir yana bırakılsa bile, İçişleri Bakanı Namık Gedik’in, Uşak Valisi ile beraber olduğu, Valinin hareket tarzından haberdar bulunduğu ve bunu tasvip ettiği, kendi beyanları ile sabittir.
İnönü’nün Uşak’ta, ve Ege vazife gezisi süresince uğradığı başka illerde suikast tertipleriyle karşılaştığı, İnönü’nün şansında can güvenliğinin ortadan kaldırıldığı, İçişleri Bakanına, milletvekilleri ve C.H.P. idarecileri tarafından birçok vesilelerle ihbar edildiği halde, Bakan, bütün o hiddet ve şiddet saçan cevap ve demeçlerinde, C.H.P. lileri mutlak surette suçlu, her türlü tertibe başvurarak geziye engel olmak isteyenleri, İnönü’ye karşı tecavüzleri tertip veya himaye edenleri ise mutlak suretle haklı göstermiştir.
2 Mayıs günü gazetelerde yayınlanan bir telinde Bay Gedik, Uşak'ta vazifelilerce verilen bütün emirlerin «kanuna istinat eden emirler» olduğunu söylemişti.
Bakanın «kanuna istinat» ettiğini söylediği bu emirlerden bazısının ise «İnönü’yü vur» emrî olduğu, şimdi, inkâr edilemez bir şekilde, İçişleri Bakanlığına mensup bir Jandarma Yarbayının, bir Jandarma Binbaşısının ve bir Emniyet Müdürünün mahkeme zabıtlarına geçen ifadeleriyle, meydana çıkmış bulunmaktadır.
Gene İçişleri Bakanı Namık Gedik, İnönü’nün başkanlığındaki C.H.P. vazife ekibinin, geziye devam etmemesi için, vatandaşa seyahat hürriyeti tanıyan, hele milletvekiline seyahat vazifesi yükleyen açık Anayasa hükümlerini hiçe sayarak, «ihtar» ve «ikaz» larda bulunmuş, bu ihtar ve ikazlara rağmen «seyahatlerine devam etmek hususundaki kararlarını» değiştirmemekten doğacak mesuliyetin kendilerine ait olacağını, 3 ve 4 Mayıs günleri yayınlanan demeçleriyle, C.H.P. Genel Başkanına ve milletvekillerine birer kere daha «ihtar» etmişti.
Bu demeçler de gösteriyor ki, İçişleri Bakanı Namık Gedik, gezinin her ne pahasına olursa olsun durdurulmasını isteyen zihniyetin baş icracısı durumunu, halkoyu karşısında, bundan daha 7 ay önce, hem de büyük iftiharla benimsemiştir.
Kaldı ki, «İnönü’yü vur» emri verdiği sabit olmuş bir Valiyi hâlâ yerinde tutup, Validen bu emri aldıklarını fakat kanunsuz olduğu için yerine getirmediklerini söyleyen, İçişleri Bakanlığının üç şerefli mensubunu başka yerlere tâyin etmekle de, İçişleri Bakanı, Valinin verdiği «İnönü’yü vur» emrini hiç değilse tasvip eder bir vaziyet almış olmaktadır. Bu durumda Uşak Valisinin, verdiği emirler için kimseden emir almadığını iddia etmesi, elbette Bakanı sorumluluk şüphesinden kurtarmaya yetmiyecektir.
Üstelik, 7 Mayıs günü Demokrat Parti Meclis Grupuna, bu hâdiselerle ilgili olarak «Hükümet tarafından verilen izahat dinlenmiş ve Hükümetin hareket hattı ittifakla tasvip olunmuştur» cümlesini ihtiva eden bir bildiri yayınlatmak suretiyle, İçişleri Bakanı Namık Gedik’-in sorumluluğuna, başlangıçtan itibaren, Hükümetin ve D.P. Meclis Grupunun da iştiraki sağlanmış ve halkoyu önünde tescil edilmiştir.
Kısacası, görülüyor ki, Uşak Valisini kanunsuz hareketlerin bütün sorumluluğunu kendi üzerine almağa zorlamak için ne kadar gayret sarfedilirse edilsin, artık iş işten geçmiştir.
Uşak’ta, ve İnönü’nün Uşak'tan sonra uğradığı illerde cereyan eden — fakat yayın yasakları dolayısiyle henüz mahiyetleri açıklanamıyan — benzeri olayların sorumluluğuna, bütün iktidar, bazı yüksek memurlarıyla, İçişleri Bakanıyla, Hükümetiyle, hattâ Meclis Grupuyla, daha başlangıçta ortak edilmiştir.
Ancak, D.P. Meclis Grupunun iştirakinin, Grupta verilmiş yanlış veya eksik izahata dayandığı ümit edilebilir.
Gerçi, eğer D.P. Grupu, Uşak Valisinin «İnönü’yü vur» emri vermiş olduğunu bile bile, «Hükümetin hareket hattını ittifakla tasvip» etmiş ise, sorumluluğa da bile bile iştirak ettiğinden şüpheye yer kalmaz.
Fakat eğer bu husus, Hükümetin izahatı sırasında Gruptan saklı tutulmuş ise, D.P. Meclis Grupunun, aynı gün kendilerine başka hususlarda da, Ege vazife gezisinin başka safhaları hakkında da, yanlış veya eksik bilgi verilmiş olabileceğini kabul etmeleri, herhalde aklın ve mantığın icabıdır.
O takdirde D.P. Meclis Grupunun, bilmeden sürüklenmiş olduğu bir ağır sorumluluktan bir an önce kurtulmak üzere, C.H.P. soruşturma önergesinin Mecliste derhal görüşülmesine ve soruşturma açılmasına yardımcı olması, öylece bütün gerçeklerin aydınlığa çıkmasına imkân sağlaması beklenir.
Bu yapılmadıkça, bütün sorumluluğu bir tek Uşak Valisinin sırtına yükleyip için içinden sıyrılma gayretleri boşuna olacaktır.
Koleksiyon
Alıntı
“Sorumluluk,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 22 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1112 ulaşıldı.