Sesini Arayan Millet
Başlık:
Sesini Arayan Millet
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında" No 12998, ss. 1, 5
Tarih:
1959-10-10
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
Sesini arayan millet
Bülent ECEVİT
Dün, sabahın erken saatleri.. İngiltere’de daha güneş doğmamış... İngiliz Radyosundan seçim haberlerini dinliyorum; Spiker, Muhafazakârların - İngiltere ölçüsüyle - «büyük bir zafer» kazandıklarının daha o saatlerde belli olduğunu, Muhafazakâr ve İşçi Partilerinin Milletvekili sayıları arasındaki farkın iki misline yakın artması beklendiğini bildirdikten sonra, sözü, radyonun yorumcusuna bırakıyor.
Yorumcu, Muhafazakâr Partinin üçüncü iktidar devresine ilk sabah güneşi vurmadan yaptığı konuşmayı şöyle bağlıyor:
— Şimdi Muhafazakâr Partinin, bu zaferle şımarıp küstahlaşmasından korkulabilir!
Bir memleket ki, devlet radyosu yerini tutan kamu radyosu, iktidarını üçüncü defa ve büyük bir zaferle yenilemiş bir partiyi, daha sabah olmadan,
— Bu zaferle şımarıp küstahlaşmandan korkuyoruz!,
diye karşılayabilir, o memlekette böyle bir korku elbette gerçekleşemez!
Ama, böyle bir korkunun gerçekleşmesine en küçük bir ihtimal olmasa bile İngiliz Milleti, iktidardaki her partinin şımarıp küstahlaşması sanki her an gerçekleşebilecek bir büyük ihtimalmiş gibi daima uyanık ve tetikte bulunduğu içindir ki gerçekleşemez.
İngiltere’de demokrasinin, millî, irade hâkimiyetinin,, müesseseler bakımından teminatı, başka birçok demokratik memleketlere kıyasla, pek azdır. Teminat, müesseselerden çok, milletin bu uyanıklığındadır.
B.B.C. nin, yani İngiliz kamu radyosunun, iktidarını üçüncü defa yenilemiş bir partiyi, «şımarıp küstahlaşmandan korkuyoruz» diye selâmlayabilecek kadar tarafsız kalabilmesi de öyle!.. B.C.C. nin statüsüne bakılırsa, iktidardaki bir partinin bu radyoyu en partizan bir radyo hâline getirmesi için türlü imkânlar bulunabilir. Ama hiç bir iktidar, bu imkânları, harb içinde bile kullanamamıştır ve kullanamaz.
Kullanamaz, çünkü millet izin vermez.
***
Nasıl vermez?
Türk Milleti de, demokrasi mücadelesinde tecrübe kazandıkça, millî iradenin hâkim kalabilmesi için izin verilmemesi gerekli bir takım «şımarıklık» lara izin vermemesini, izin vermemenin yollarını elbette öğrenip bulacaktır.
Çünkü öğrenip bulabilecek kadar uyanık, olgun ve cesurdur; ve çünkü, Akdeniz kıyılarında yerleşmiş olmasına rağmen, siyasal davranış bakımından, İngiliz Milletiyle arasında belirli benzerlikler vardır.
İngiltere’deki seçim kampanyasını günlerce B.B.C. yayınlarında izlerken, içimde bir dayanılmaz özlem duyuyordum: Milletimin, «benim radyom» diyebileceği bir radyoya radyoda «benim sesim» diyebileceği bir sese, bir devlet ve millet sesine özlem!
Akşamları saat 8 de, İngiliz Radyosunun ajans bültenlerinde, Başbakan McMillan’la Muhalefet Lideri Gaitskell’in, hattâ bizde olsa Parlâmento Grupu kurmasına bile izin verilmeyecek kadar küçük Liberal Parti Lideri Grimond'un, seçim sonuçlarına ait tahminlerini, demeçlerinden en sivri sözleri, gittikleri yerlerde karşılaştıkları sevgi gösterilerinin haberlerini, birbiri ardından dinliyordum.
Sonra, saat 8.15 de, düğmeyi Ankara’ya çevirip, bir de kendi Devlet Radyomuzun Radyo Gazetesini dinliyordum.
Devlet Radyomuzun Radyo Gazetesini!..
Nasıl öyle bir özlem duymazdım içimde?.. «Benim» diyebileceğim bir sese, «Devletimin» diyebileceğim, «Milletimin» diyebileceğim bir sese özlem!
Sesini arayan millet
Bülent ECEVİT
Dün, sabahın erken saatleri.. İngiltere’de daha güneş doğmamış... İngiliz Radyosundan seçim haberlerini dinliyorum; Spiker, Muhafazakârların - İngiltere ölçüsüyle - «büyük bir zafer» kazandıklarının daha o saatlerde belli olduğunu, Muhafazakâr ve İşçi Partilerinin Milletvekili sayıları arasındaki farkın iki misline yakın artması beklendiğini bildirdikten sonra, sözü, radyonun yorumcusuna bırakıyor.
Yorumcu, Muhafazakâr Partinin üçüncü iktidar devresine ilk sabah güneşi vurmadan yaptığı konuşmayı şöyle bağlıyor:
— Şimdi Muhafazakâr Partinin, bu zaferle şımarıp küstahlaşmasından korkulabilir!
Bir memleket ki, devlet radyosu yerini tutan kamu radyosu, iktidarını üçüncü defa ve büyük bir zaferle yenilemiş bir partiyi, daha sabah olmadan,
— Bu zaferle şımarıp küstahlaşmandan korkuyoruz!,
diye karşılayabilir, o memlekette böyle bir korku elbette gerçekleşemez!
Ama, böyle bir korkunun gerçekleşmesine en küçük bir ihtimal olmasa bile İngiliz Milleti, iktidardaki her partinin şımarıp küstahlaşması sanki her an gerçekleşebilecek bir büyük ihtimalmiş gibi daima uyanık ve tetikte bulunduğu içindir ki gerçekleşemez.
İngiltere’de demokrasinin, millî, irade hâkimiyetinin,, müesseseler bakımından teminatı, başka birçok demokratik memleketlere kıyasla, pek azdır. Teminat, müesseselerden çok, milletin bu uyanıklığındadır.
B.B.C. nin, yani İngiliz kamu radyosunun, iktidarını üçüncü defa yenilemiş bir partiyi, «şımarıp küstahlaşmandan korkuyoruz» diye selâmlayabilecek kadar tarafsız kalabilmesi de öyle!.. B.C.C. nin statüsüne bakılırsa, iktidardaki bir partinin bu radyoyu en partizan bir radyo hâline getirmesi için türlü imkânlar bulunabilir. Ama hiç bir iktidar, bu imkânları, harb içinde bile kullanamamıştır ve kullanamaz.
Kullanamaz, çünkü millet izin vermez.
***
Nasıl vermez?
Türk Milleti de, demokrasi mücadelesinde tecrübe kazandıkça, millî iradenin hâkim kalabilmesi için izin verilmemesi gerekli bir takım «şımarıklık» lara izin vermemesini, izin vermemenin yollarını elbette öğrenip bulacaktır.
Çünkü öğrenip bulabilecek kadar uyanık, olgun ve cesurdur; ve çünkü, Akdeniz kıyılarında yerleşmiş olmasına rağmen, siyasal davranış bakımından, İngiliz Milletiyle arasında belirli benzerlikler vardır.
İngiltere’deki seçim kampanyasını günlerce B.B.C. yayınlarında izlerken, içimde bir dayanılmaz özlem duyuyordum: Milletimin, «benim radyom» diyebileceği bir radyoya radyoda «benim sesim» diyebileceği bir sese, bir devlet ve millet sesine özlem!
Akşamları saat 8 de, İngiliz Radyosunun ajans bültenlerinde, Başbakan McMillan’la Muhalefet Lideri Gaitskell’in, hattâ bizde olsa Parlâmento Grupu kurmasına bile izin verilmeyecek kadar küçük Liberal Parti Lideri Grimond'un, seçim sonuçlarına ait tahminlerini, demeçlerinden en sivri sözleri, gittikleri yerlerde karşılaştıkları sevgi gösterilerinin haberlerini, birbiri ardından dinliyordum.
Sonra, saat 8.15 de, düğmeyi Ankara’ya çevirip, bir de kendi Devlet Radyomuzun Radyo Gazetesini dinliyordum.
Devlet Radyomuzun Radyo Gazetesini!..
Nasıl öyle bir özlem duymazdım içimde?.. «Benim» diyebileceğim bir sese, «Devletimin» diyebileceğim, «Milletimin» diyebileceğim bir sese özlem!
Koleksiyon
Alıntı
“Sesini Arayan Millet,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 22 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1080 ulaşıldı.