Korku Kimde?
Başlık:
Korku Kimde?
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında" No 12926, ss. 1, 5
Tarih:
1959-07-30
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
KORKU KİMDE?
Bülent ECEVİT
İKTİDAR partisi, Cumhuriyet Halk Partili idarecilerin ve Milletvekillerinin yurt içinde çok dolaşıp çok konuşmalarından şikâyetçi! Bu şikâyet konusunu ortadan kaldırmak için acaba şöyle bir uzlaşmaya razı olabilir mi:
Muhalefet politikacıları yurtta bugünkünün yarısı kadar, belki daha da az dolaşıp konuşsunlar, buna karşılık, iktidar partisi, muhalefete, Devlet Radyosundan, kendi yararlandığının yarısı kadar yararlanma imkânı versin!
Fakat iktidar partisinin böyle bir teklifi ciddiye almayacağına, tatsız bir şaka sayacağına şüphe yoktur. Devlet Radyosunu, o radyoya vergi ödeyen yurttaşların büyük çoğunluğu aleyhine isnat, iftira, hakaret için kullanan, en açık iftiralara karşı cevap hakkı bile vermeyen, «Vatan Cephesi» listelerinde adlarını okuttuklarına tanıdığı hakkı, radyoya vergi ödeyen yurttaşların çoğunluğuna tanımayan bir iktidardan, elbette, teklif ettiğimiz gibi yarım ölçüde bile bir iyiniyet ve adalet gösterisi beklenemez.
Nitekim son günlerde Devlet Radyosu, yurttaş çoğunluğunu temsil eden muhalefet aleyhinde, Devlet bütünlüğünü sarsıcı, milleti ikiye bölücü tek taraflı yayınlarına yeniden hız vermiştir.
Dünkü «Zafer», Devlet Radyosunun bu yayınlarından birini, C.H.P. den «iğrenç bir gürültücü» olarak bahseden bir yayınını, iktibas etmiş: Bu yayında öne sürüldüğüne göre, «C.H.P. idarecilerinin zırhlı birlikler halinde vatan sathına yayılmaları», «zaafın», «korku» nun, «güvensizliğin» «tipik misalinden ibaret» miş!
Bir kere, C.H.P. idarecilerinin «vatan sathına» «zırhlı birlikler halinde» yayıldıkları iddiası sadece bir benzetiş; hem de çok hatalı bir benzetiş!. C.H.P. idarecilerinin ne topları tüfekleri, ne bellerinde kama veya tabancaları, ne ellerinde — son aylardaki suikast tertiplerinde bazı D.P. lilerin ellerinde rastlandığı gibi — uçlarına demir geçirilmiş sopaları ne de hattâ ceplerinde taş veya cam tozu vardır. Onlar, bazı «Vatan Cephesi» tonlantılarında «Vatan Cephesi» üyelerinin yaptıkları gibi halka veya polise karşı tabanca çekip ateşlemezler; tersine, kendilerine tabanca çeken, copla süngüyle saldıran, hüviyet numarasız, sahte emniyet ve zabıta kuvvetleri mensuplarına karşı, cesaret ve metanetten başka silâhı olmayan göğüslerini açarlar.
Buna karşılık, mecazî değil hakikî zırhlı birlikleri zaman zaman, halkı kendilerinden uzak tutmak için kullananlar, muhalefete, hattâ en geniş anlamda halka karşı harekete geçirmeğe kalkışanlar, bizzat iktidar partisi ileri gelenleridir. Önemli tartışmaların geçebileceği bazı günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisini, Türk milletine karşı hakikî zırhlı birliklerle çevirttikleri çok görülmüştür. Büyük Millet Meclisinin, hattâ sadece Demokrat Parti Meclis Grupunun toplartı günlerinde, Millet Meclisi bahçesi, o Meclisin gerçek sahibi olan Türk Milletine, 1957 seçimlerinden beri muntazaman kapalı tutulmaktadır.
Top ve tüfeklere karşı, tanklara karşı, tabancalara, süngülere, coplara karşı, cesaret ve metanetten başka silâhı olmayan göğüslerini açarak, yurt içinde, sadece ödevlerini yapmak üzere dolaşmağa, konuşmağa çıkmak «zaaf» ın, «korku» nun, «güvensizliğin» «tipik misali» dir de, kendi kendilerini hakiki zırhlı birliklerin müdafaası altına aldırmak, gruplarının toplantıda olduğu saatlerde Millet Meclisi bahçesini millete kapatmak acaba neyin tipik misalidir?... Kuvvetin, korkusuzluğun, güvencin mi?
Bütün bunlar bir yana, asıl «zaaf», «korku» ve «güvensizliğin» iktidar partisinde olduğuna en canlı ve tipik bir delil, «zaaf» ı, «korku» yu, «güvensizliği» C.H. P. ne yüklemek isteyen radyo yayınının ta kendisinde bulunabilir: Zayıf olmayan, gerçeklerden korkmayan, kendine ve hakkına güvenen bir iktidar partisinin, muhalefete karşı o yayındaki kadar ağır itham ve hakaretlerde bulunduktan sonra, aynı Devlet vasıtasında muhalefete de cevap hakkı tanıyacak kadar mertlik gösterebilmesi beklenirdi! Kendileri, acaba, bu mertliği, — mertlik demek bile doğru değil — sadece adaletin bu asgarî gereğini, yerine getirebilecek kadar olsun «zaaf» dan, «korku» dan, «güvensizlik» ten uzak mıdırlar?
Bizce «gürültücü» lüğün asıl «iğrenç» olanı, karşıdakine cevap hakkı, hakkını savunma hakkı bile tanımayan gürültücülüktür!
KORKU KİMDE?
Bülent ECEVİT
İKTİDAR partisi, Cumhuriyet Halk Partili idarecilerin ve Milletvekillerinin yurt içinde çok dolaşıp çok konuşmalarından şikâyetçi! Bu şikâyet konusunu ortadan kaldırmak için acaba şöyle bir uzlaşmaya razı olabilir mi:
Muhalefet politikacıları yurtta bugünkünün yarısı kadar, belki daha da az dolaşıp konuşsunlar, buna karşılık, iktidar partisi, muhalefete, Devlet Radyosundan, kendi yararlandığının yarısı kadar yararlanma imkânı versin!
Fakat iktidar partisinin böyle bir teklifi ciddiye almayacağına, tatsız bir şaka sayacağına şüphe yoktur. Devlet Radyosunu, o radyoya vergi ödeyen yurttaşların büyük çoğunluğu aleyhine isnat, iftira, hakaret için kullanan, en açık iftiralara karşı cevap hakkı bile vermeyen, «Vatan Cephesi» listelerinde adlarını okuttuklarına tanıdığı hakkı, radyoya vergi ödeyen yurttaşların çoğunluğuna tanımayan bir iktidardan, elbette, teklif ettiğimiz gibi yarım ölçüde bile bir iyiniyet ve adalet gösterisi beklenemez.
Nitekim son günlerde Devlet Radyosu, yurttaş çoğunluğunu temsil eden muhalefet aleyhinde, Devlet bütünlüğünü sarsıcı, milleti ikiye bölücü tek taraflı yayınlarına yeniden hız vermiştir.
Dünkü «Zafer», Devlet Radyosunun bu yayınlarından birini, C.H.P. den «iğrenç bir gürültücü» olarak bahseden bir yayınını, iktibas etmiş: Bu yayında öne sürüldüğüne göre, «C.H.P. idarecilerinin zırhlı birlikler halinde vatan sathına yayılmaları», «zaafın», «korku» nun, «güvensizliğin» «tipik misalinden ibaret» miş!
Bir kere, C.H.P. idarecilerinin «vatan sathına» «zırhlı birlikler halinde» yayıldıkları iddiası sadece bir benzetiş; hem de çok hatalı bir benzetiş!. C.H.P. idarecilerinin ne topları tüfekleri, ne bellerinde kama veya tabancaları, ne ellerinde — son aylardaki suikast tertiplerinde bazı D.P. lilerin ellerinde rastlandığı gibi — uçlarına demir geçirilmiş sopaları ne de hattâ ceplerinde taş veya cam tozu vardır. Onlar, bazı «Vatan Cephesi» tonlantılarında «Vatan Cephesi» üyelerinin yaptıkları gibi halka veya polise karşı tabanca çekip ateşlemezler; tersine, kendilerine tabanca çeken, copla süngüyle saldıran, hüviyet numarasız, sahte emniyet ve zabıta kuvvetleri mensuplarına karşı, cesaret ve metanetten başka silâhı olmayan göğüslerini açarlar.
Buna karşılık, mecazî değil hakikî zırhlı birlikleri zaman zaman, halkı kendilerinden uzak tutmak için kullananlar, muhalefete, hattâ en geniş anlamda halka karşı harekete geçirmeğe kalkışanlar, bizzat iktidar partisi ileri gelenleridir. Önemli tartışmaların geçebileceği bazı günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisini, Türk milletine karşı hakikî zırhlı birliklerle çevirttikleri çok görülmüştür. Büyük Millet Meclisinin, hattâ sadece Demokrat Parti Meclis Grupunun toplartı günlerinde, Millet Meclisi bahçesi, o Meclisin gerçek sahibi olan Türk Milletine, 1957 seçimlerinden beri muntazaman kapalı tutulmaktadır.
Top ve tüfeklere karşı, tanklara karşı, tabancalara, süngülere, coplara karşı, cesaret ve metanetten başka silâhı olmayan göğüslerini açarak, yurt içinde, sadece ödevlerini yapmak üzere dolaşmağa, konuşmağa çıkmak «zaaf» ın, «korku» nun, «güvensizliğin» «tipik misali» dir de, kendi kendilerini hakiki zırhlı birliklerin müdafaası altına aldırmak, gruplarının toplantıda olduğu saatlerde Millet Meclisi bahçesini millete kapatmak acaba neyin tipik misalidir?... Kuvvetin, korkusuzluğun, güvencin mi?
Bütün bunlar bir yana, asıl «zaaf», «korku» ve «güvensizliğin» iktidar partisinde olduğuna en canlı ve tipik bir delil, «zaaf» ı, «korku» yu, «güvensizliği» C.H. P. ne yüklemek isteyen radyo yayınının ta kendisinde bulunabilir: Zayıf olmayan, gerçeklerden korkmayan, kendine ve hakkına güvenen bir iktidar partisinin, muhalefete karşı o yayındaki kadar ağır itham ve hakaretlerde bulunduktan sonra, aynı Devlet vasıtasında muhalefete de cevap hakkı tanıyacak kadar mertlik gösterebilmesi beklenirdi! Kendileri, acaba, bu mertliği, — mertlik demek bile doğru değil — sadece adaletin bu asgarî gereğini, yerine getirebilecek kadar olsun «zaaf» dan, «korku» dan, «güvensizlik» ten uzak mıdırlar?
Bizce «gürültücü» lüğün asıl «iğrenç» olanı, karşıdakine cevap hakkı, hakkını savunma hakkı bile tanımayan gürültücülüktür!
Koleksiyon
Alıntı
“Korku Kimde?,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 22 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1035 ulaşıldı.