Menderes'in İtirafları ve Bir Tahlil Denemesi
Başlık:
Menderes'in İtirafları ve Bir Tahlil Denemesi
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında", s. 3
Tarih:
1958-09-23
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
BÜLENT ECEVİT
Menderes'in itirafları ve bir tahlil denemesi
İZMİR Cumhuriyet Alanında Cumartesi günü yaptığı konuşmada, Başbakan Menderes, sürüp giden siyasi mücadeleden milletin asabı bozulduğunu öne sürmüştü.
Fakat bozulanın kendi asabı olduğu, ertesi gün, İzmir Demokrat Parti Kongresinde bir kere daha görüldü.
Son zamanlarda, Büyük Millet Meclisinde olsun tarafsız veya muhalif yurttaşların da bulunduğu geniş topluluklar önünde olsun eskisi gibi rahatça ve güvençle konuşamıyan Bay Adnan Menderes, aradığı rahatlığa ve serbestliğe artık ancak, hiç bir itiraz sesinin yükselmiyeceğini, duygu ve niyetlerinin geniş bir anlayış ile veya hoşgörüyle karşılanacağını umduğu Demokrat Parti topluluklarında kavuşabilmektedir.
Seçimlerden beri, bu türlü konuşmalardan ilkini, kendi sandığı gibi Balıkesir'de değil, daha önce Bursa'da yapmıştır. Balıkesir D.P. Kongresindeki ikinci, İzmir D.P. Kongresindeki de üçüncü konuşmasıdır.
Hattâ, mevzuatın engel olmasına rağmen, 20 Mart 1958 günü, D.P. lilerden mürekkep İstanbul Belediye Meclisinde yaptığı siyasi konuşma da sayılırsa, Balıkesir D.P. Kongresindekini üçüncü, İzmir'dekini dördüncü «aile» konuşması saymak gerekir.
Son genel seçimlerden beri Başbakanın bu D.P. «aile» toplantılarında yaptığı konuşmalar, hiç bir devlet adamı konuşmasında rastlanmıyan bir özellik taşımakladır: Bu konuşmalarda Bay Menderes, sanki bir psikanalistin, bir ruh tahlilcisinin sedirine uzanmakta ve şuuraltına işlemiş olup ta içten içe kafasını kemiren, uykularını belki kâbuslarla zehir eden ne kadar kaygı ve korkuları, ne kadar siyasi arzuları varsa açığa vurmaktadır.
Öyle ki, toplantıdan sonra konuşmasının tutanağını görünce bunların olduğu gibi yayınlanmasını kendisi de sakıncalı bulup sansür etmekte, fakat o zamana kadar asıl dediklerinin dışarıya yayılmasını önleyememektedir
Anlaşıldığına göre İzmir D.P. Kongresinde de Başbakan, şuuraltındaki kaygı ve korkuların, arzuların büyük bir kısmını açığa vurmuştur. Bu itiraflardan bazısı Anadolu Ajansı bültenine sansür edilerek geçmişse de, birçok gazeteler tarafından olduğu gibi yayınlanmıştır.
İleri derecede asap bozukluğunun bir tezahürü olan bu durum, şüphe yok ki, bir devlet adamı, hele bir Başbakan için son derecede tehlikelidir.
O bakımdan kendisinin son zamanlarda halk önünde veya Büyük Millet Meclisinde konuşmaktan çekinmesini, hele Büyük Millet Meclisinde kendisine cevap verilirken, bir-iki cümleyi dinlemeğe zor tahammül edip hemen dışarı fırlamasını anlayışla karşılamak gerekir.
Ama bu pek yerinde ihtiyatkârlığı anlayışla karşılamamız, Bay Adnan Menderes'in hâlâ Başbakan kalarak millî mukadderatımızı bir dereceye kadar olsun elinde tutmakta ısrar etmesini de anlayışla karşılamamızı gerektirmez.
D.P. toplantılarında, konuşurken, böyle şuuraltını açığa vurmayı âdet halline getirmiş olması da gösteriyor ki, Bay Adnan Menderes'in kesin bir dinlenmeye ihtiyacı vardır.
Nasıl en yakın arkadaşları bile, birer hükümet üyesi olarak kendisiyle birkaç ay işbirliğinden sonra hasta oluyor ve «sıhhî sebepler» yüzünden çekilmek zorunda kalıyorlarsa, bizzat Bay Menderes'in Başbakanlıktan çekilmesi için de artık bir hayli «sıhhî sebep», bulunmalıdır!
Başbakan Menderes'in İzmir D.P. Kongresindeki en dikkate değer şuuraltı açıklamalarından biri, konuşmasındaki şu parçadır:
«Eğer bu yolda devam ederlerse, iktidara geçtikten sonra hesap sormaktan, geriye dönen kanunlar çıkarmaktan bahsederlerse, bunun tedbirini alacağımızdan emin olmalıdırlar. O zaman demokrasiye paydos demiş olacaklardır. Böyle şey olmaz. Demek ki geleceksin, başta Adnan Menderes olmak üzere hepsini siygaya çekeceksin, geriye dönen kanunlarla mahkûm edeceksin! O zaman ben de gitmem. Ben iktidardayım. İktidarda kalırım ve senin iktidara gelince yapmayı tasarladığını ben iktidarda iken yaparım.»
Hatırlardadır, Bay Menderes, kendisinin şimdi unutmuş göründüğü Bursa «aile» konuşmasında da (9 Şubat 1958), son seçimlerden bahsederken,
«Bunlar Demokrat Parti gibi devri sabık yaratmıyacağız demez, gelirlerse kim bilir nasıl gelirler diye bir endişe vardı. O seçim gecesini Allah bir daha göstermesin, Türk milletini bir faciadan kurtardı.» demiş, böylelikle, içine düşen hesap verme korkusunu ilk defa o gün açık açık belirtmişti.
Irak hâdiselerinden sonra Başbakanın içindeki bu korku nedense büsbütün artmış, Irak'ta olup bitenlerden, Nuri Sait Paşa ile arkadaşlarının başına gelenlerden bahsedilmesi bile yasak edilmek istenmiştir.
Daha sonra, Balıkesir D. P. Kongresindeki konuşmasında da Bay Menderes, yüreğini kemiren ihtilâl korkusunu, sorumlu muhalefet sözcülerinin kendisini teskin etme, korkusunun yersiz olduğuna inandırma yolundaki bütün çabalarına rağmen, olanca çıplaklığıyla açığa vurmuş ve sırf kendi kuruntusu olan bir takım maksatlar atfettiği muhalefet liderlerini idam sehpalarıyla tehdid etmiştir.
İzmir D.P. Kongresindeki konuşmasını ise, Başbakan Menderes, pek güvendiği ve beğendiği Lübnan Başbakanı Sami El Sulh'ün Başbakanlıktan düşer düşmez kendisinden hesap sorulacağı korkusuyla Lübnan'dan kaçıp yurdumuza sığındığının tam ertesi günü yapmış tır. Bilindiği gibi, Lübnan halkı, Sami El Sulh'a, iktidarı sırasında seçimlere hile katıldığı, muhalefete baskı yapıldığı, hür basın susturulmak istendiği için olduğu kadar, hattâ daha çok muhalefetin haklı isteklerine karşı koymağa kendi gücü yetmeyince, Cumhurbaşkanı Şemun'la beraber, bir yabancı memleketten yardım istediği için de kızıyordu.
İşte tam Sami El Sulh'ün, bu sebeplerden içine düşen hesap verme korkusuyla yurdundan kaçıp, muhalefete karşı Amerikan askerî yardımı istemesini hararetle desteklemiş bulunan Türk Hükümetine sığındığı bir sırada, gene bir D.P. aile toplantısında şuuraltını açığa vurma fırsatını bulan Bay Menderes, iktidardan düşünce hesap verme ihtimalinin kendisini ne kadar ürküttüğünü, bu ihtimali önlemek için iktidar koltuğuna nasıl sımsıkı yapıştığını, artık meşru ve demokratik usullerle kendisini bu koltuktan ayırmanın kolay olmayacağını, âdeta rikkat verici bir samimiyetle itiraf etmiştir.
Günün birinde yaptıklarının hesabını verme korkusuyla belli ki içi ürperen Bay Menderes.
— Bir defa iktidara gelmişim, gitmem de gitmem! diye haykırmaktadır.
Oysa gidecektir. Elbette gidecektir.. Ama bu kadar üzülmesi, korkması için de sebep yoktur.
Çünkü Türk halkı müşfiktir. Yumuşak kalblidir. Kendisine en büyük kötülükleri yapan siyaset adamlarından bile bir çoğunu, sevdiklerine el uzatmamış olmaları ve millet işlerine daha fazla karışmamaları şartiyle, atfetmiştir.
Affetmekle de kalmamış, unutmuştur.
BÜLENT ECEVİT
Menderes'in itirafları ve bir tahlil denemesi
İZMİR Cumhuriyet Alanında Cumartesi günü yaptığı konuşmada, Başbakan Menderes, sürüp giden siyasi mücadeleden milletin asabı bozulduğunu öne sürmüştü.
Fakat bozulanın kendi asabı olduğu, ertesi gün, İzmir Demokrat Parti Kongresinde bir kere daha görüldü.
Son zamanlarda, Büyük Millet Meclisinde olsun tarafsız veya muhalif yurttaşların da bulunduğu geniş topluluklar önünde olsun eskisi gibi rahatça ve güvençle konuşamıyan Bay Adnan Menderes, aradığı rahatlığa ve serbestliğe artık ancak, hiç bir itiraz sesinin yükselmiyeceğini, duygu ve niyetlerinin geniş bir anlayış ile veya hoşgörüyle karşılanacağını umduğu Demokrat Parti topluluklarında kavuşabilmektedir.
Seçimlerden beri, bu türlü konuşmalardan ilkini, kendi sandığı gibi Balıkesir'de değil, daha önce Bursa'da yapmıştır. Balıkesir D.P. Kongresindeki ikinci, İzmir D.P. Kongresindeki de üçüncü konuşmasıdır.
Hattâ, mevzuatın engel olmasına rağmen, 20 Mart 1958 günü, D.P. lilerden mürekkep İstanbul Belediye Meclisinde yaptığı siyasi konuşma da sayılırsa, Balıkesir D.P. Kongresindekini üçüncü, İzmir'dekini dördüncü «aile» konuşması saymak gerekir.
Son genel seçimlerden beri Başbakanın bu D.P. «aile» toplantılarında yaptığı konuşmalar, hiç bir devlet adamı konuşmasında rastlanmıyan bir özellik taşımakladır: Bu konuşmalarda Bay Menderes, sanki bir psikanalistin, bir ruh tahlilcisinin sedirine uzanmakta ve şuuraltına işlemiş olup ta içten içe kafasını kemiren, uykularını belki kâbuslarla zehir eden ne kadar kaygı ve korkuları, ne kadar siyasi arzuları varsa açığa vurmaktadır.
Öyle ki, toplantıdan sonra konuşmasının tutanağını görünce bunların olduğu gibi yayınlanmasını kendisi de sakıncalı bulup sansür etmekte, fakat o zamana kadar asıl dediklerinin dışarıya yayılmasını önleyememektedir
Anlaşıldığına göre İzmir D.P. Kongresinde de Başbakan, şuuraltındaki kaygı ve korkuların, arzuların büyük bir kısmını açığa vurmuştur. Bu itiraflardan bazısı Anadolu Ajansı bültenine sansür edilerek geçmişse de, birçok gazeteler tarafından olduğu gibi yayınlanmıştır.
İleri derecede asap bozukluğunun bir tezahürü olan bu durum, şüphe yok ki, bir devlet adamı, hele bir Başbakan için son derecede tehlikelidir.
O bakımdan kendisinin son zamanlarda halk önünde veya Büyük Millet Meclisinde konuşmaktan çekinmesini, hele Büyük Millet Meclisinde kendisine cevap verilirken, bir-iki cümleyi dinlemeğe zor tahammül edip hemen dışarı fırlamasını anlayışla karşılamak gerekir.
Ama bu pek yerinde ihtiyatkârlığı anlayışla karşılamamız, Bay Adnan Menderes'in hâlâ Başbakan kalarak millî mukadderatımızı bir dereceye kadar olsun elinde tutmakta ısrar etmesini de anlayışla karşılamamızı gerektirmez.
D.P. toplantılarında, konuşurken, böyle şuuraltını açığa vurmayı âdet halline getirmiş olması da gösteriyor ki, Bay Adnan Menderes'in kesin bir dinlenmeye ihtiyacı vardır.
Nasıl en yakın arkadaşları bile, birer hükümet üyesi olarak kendisiyle birkaç ay işbirliğinden sonra hasta oluyor ve «sıhhî sebepler» yüzünden çekilmek zorunda kalıyorlarsa, bizzat Bay Menderes'in Başbakanlıktan çekilmesi için de artık bir hayli «sıhhî sebep», bulunmalıdır!
Başbakan Menderes'in İzmir D.P. Kongresindeki en dikkate değer şuuraltı açıklamalarından biri, konuşmasındaki şu parçadır:
«Eğer bu yolda devam ederlerse, iktidara geçtikten sonra hesap sormaktan, geriye dönen kanunlar çıkarmaktan bahsederlerse, bunun tedbirini alacağımızdan emin olmalıdırlar. O zaman demokrasiye paydos demiş olacaklardır. Böyle şey olmaz. Demek ki geleceksin, başta Adnan Menderes olmak üzere hepsini siygaya çekeceksin, geriye dönen kanunlarla mahkûm edeceksin! O zaman ben de gitmem. Ben iktidardayım. İktidarda kalırım ve senin iktidara gelince yapmayı tasarladığını ben iktidarda iken yaparım.»
Hatırlardadır, Bay Menderes, kendisinin şimdi unutmuş göründüğü Bursa «aile» konuşmasında da (9 Şubat 1958), son seçimlerden bahsederken,
«Bunlar Demokrat Parti gibi devri sabık yaratmıyacağız demez, gelirlerse kim bilir nasıl gelirler diye bir endişe vardı. O seçim gecesini Allah bir daha göstermesin, Türk milletini bir faciadan kurtardı.» demiş, böylelikle, içine düşen hesap verme korkusunu ilk defa o gün açık açık belirtmişti.
Irak hâdiselerinden sonra Başbakanın içindeki bu korku nedense büsbütün artmış, Irak'ta olup bitenlerden, Nuri Sait Paşa ile arkadaşlarının başına gelenlerden bahsedilmesi bile yasak edilmek istenmiştir.
Daha sonra, Balıkesir D. P. Kongresindeki konuşmasında da Bay Menderes, yüreğini kemiren ihtilâl korkusunu, sorumlu muhalefet sözcülerinin kendisini teskin etme, korkusunun yersiz olduğuna inandırma yolundaki bütün çabalarına rağmen, olanca çıplaklığıyla açığa vurmuş ve sırf kendi kuruntusu olan bir takım maksatlar atfettiği muhalefet liderlerini idam sehpalarıyla tehdid etmiştir.
İzmir D.P. Kongresindeki konuşmasını ise, Başbakan Menderes, pek güvendiği ve beğendiği Lübnan Başbakanı Sami El Sulh'ün Başbakanlıktan düşer düşmez kendisinden hesap sorulacağı korkusuyla Lübnan'dan kaçıp yurdumuza sığındığının tam ertesi günü yapmış tır. Bilindiği gibi, Lübnan halkı, Sami El Sulh'a, iktidarı sırasında seçimlere hile katıldığı, muhalefete baskı yapıldığı, hür basın susturulmak istendiği için olduğu kadar, hattâ daha çok muhalefetin haklı isteklerine karşı koymağa kendi gücü yetmeyince, Cumhurbaşkanı Şemun'la beraber, bir yabancı memleketten yardım istediği için de kızıyordu.
İşte tam Sami El Sulh'ün, bu sebeplerden içine düşen hesap verme korkusuyla yurdundan kaçıp, muhalefete karşı Amerikan askerî yardımı istemesini hararetle desteklemiş bulunan Türk Hükümetine sığındığı bir sırada, gene bir D.P. aile toplantısında şuuraltını açığa vurma fırsatını bulan Bay Menderes, iktidardan düşünce hesap verme ihtimalinin kendisini ne kadar ürküttüğünü, bu ihtimali önlemek için iktidar koltuğuna nasıl sımsıkı yapıştığını, artık meşru ve demokratik usullerle kendisini bu koltuktan ayırmanın kolay olmayacağını, âdeta rikkat verici bir samimiyetle itiraf etmiştir.
Günün birinde yaptıklarının hesabını verme korkusuyla belli ki içi ürperen Bay Menderes.
— Bir defa iktidara gelmişim, gitmem de gitmem! diye haykırmaktadır.
Oysa gidecektir. Elbette gidecektir.. Ama bu kadar üzülmesi, korkması için de sebep yoktur.
Çünkü Türk halkı müşfiktir. Yumuşak kalblidir. Kendisine en büyük kötülükleri yapan siyaset adamlarından bile bir çoğunu, sevdiklerine el uzatmamış olmaları ve millet işlerine daha fazla karışmamaları şartiyle, atfetmiştir.
Affetmekle de kalmamış, unutmuştur.
Koleksiyon
Alıntı
“Menderes'in İtirafları ve Bir Tahlil Denemesi,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 21 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1026 ulaşıldı.