Ev ve Devlet

Başlık: 
Ev ve Devlet 
Kaynak: 
Ulus, "Günün Işığında" s. 3 
Tarih: 
1956-05-09 
Lokasyon: 
Atatürk Kitaplığı, 152/31 
Metin: 
GÜNÜN IŞIĞINDA

Ev ve devlet

Cumhuriyet başkentinin Dışkapıdan Bahçelievlere doğru iki ucu arasındaki mesafe 6-7 kilometre kadardır. Bu uçlardan birinde onbinlerce barakalık gecekondu mahalleleri başlar. Ankara nüfusunun yarıya yakını bu mahallelerde oturmaktadır. Uçlardan öbüründe ise şimdi, Ankara'nın belki en zevksiz fakat herhalde en konforlu apartmanlarından bir mahalle yükselmektedir. Gecekondu mahallelerindeki yüz binlerce vatandaşın temsilcileri olan sayın milletvekilleri de bu mahallede oturacaklardır.

Halkın dili durmaz: Söylendiğine göre, millet temsilcilerinin kendi aylıklarına yaptırmış oldukları zam, tıpatıp, bu kooperatif mahallesindeki apartmanlar için ödedikleri aylık taksidi karşılamaktadır.

Adları artık hatırda tutulamıyacak kadar çoğalmış olan bankaların, sayısı tütüncü dükkânlarını aşan şubeleri, başkentimizin hâli vakti yerinde insanlarla meskûn kesiminde toplanmıştır. Şehrin gecekondu kesiminde bu bankaların şubeleri yok denilebilecek kadar azdır. Bankalar ticarî zihniyetle hareket etmek zorunda bulunduklarına göre bundan tabiî şey olamaz. Çünkü banka hesabı açtırabilecek durumda insanlar, gecekindu kesiminin dışında oturanlardır. Bu bankaların hepsi de, hesabı olanlara, ya kur'a ile ya da yarı talihe yarı bir çeşit programa bağlı olarak ev yaptırırlar.

Yapı malzemesinin gitgide kıtlaştığı ve pahalılandığı şu yıllarda ev ve apartman inşaatı, gitgide, ancak bu bankaların altından kalkabilecekleri bir iş hâline gelmektedir. Bankalara, ancak, hesap açtırabilecek, bu hesaplardaki paralarını belirli bir seviyenin altına düşürmeyecek kadar hâli vakti yerinde olanlara ev vadedebilirler.

Bir devlet ki cip dağıtımında adalet gözetip, bunu, ihtiyaç derecesine göre bir sıraya sokmayı düşünür de, vatandaşların ev ihtiyacını karşılamakta adilâne bir sıra gözetilmesine lüzum görmez.. Bir demokrasi ki 4 yıllığına seçilen milletvekilleri, her 4 yıllık devrede yalnız kendileri için başkentte bir "İskân programı" hazırlar, başkent nüfusunun barakalarda oturan yarı nüfusuna sıhhî ve medenî yaşama şartları sağlıyacak teşebbüslerde bulunmayı ise akıllarına bile getirmezler.. Bir sosyal düzen ki nüfusunun büyük çoğunluğu barakalarda, kerpiç kulübelerde, hattâ yer altında yaşarken, hemen bütün yapı faaliyetini, ancak para biriktirebilecek kadar varlıklı bir azınlığa hizmet eden ticarî bankaların piyango programlarına bağlı tutar. İşte bizim devlet anlayışımız, demokrasi uygulayışımız, sosyal düzenimizdir bu!

Kendiliğinden ev yaptıramıyacak, kira ödiyemiyecek kadar dar gelirli vatandaşları ev sahibi kılmak: Çağımızın bütün uygar ülkelerinde devletin baş kaygılarından biri bu olmuştur. Çağımızın bütün demokrasilerinde partiler programlarının başına bunu almışlardır.

Bizde ise bir parti vardır ki iktidarda, devletçiliği reddedip öyle iktidara geçmiş olmasına rağmen, şimdi bakkallığı, kasaplığı bile birer devlet işletmesi hâline getirecek kadar "devletçi" olmuştur, fakat vatandaşları bir dam altında barındırma işini adilâne bir programa bağlamamın, devlete düşen başlıca görevlerden biri olduğunu bilmez.

Bizlerden gelecek nesillere kalacak olan yalnız milyarlarla borç değildir. Bugün yurda ektiğimiz sosyal huzursuzluk tohumlarının zehirli otlarını da onlar biçecektir.

Bülent ECEVİT 

Dosyalar

1956.05.09_B.jpg
1956.05.09_B.txt
1956.05.09.jpg

Koleksiyon

Alıntı

“Ev ve Devlet,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 20 Nisan 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/607 ulaşıldı.