40 Gün 40 Gece Basın Konferansı

Başlık: 
40 Gün 40 Gece Basın Konferansı 
Kaynak: 
Ulus, "Günün Işığında", Sayı: 11722, s. 1 
Tarih: 
1955-08-11 
Lokasyon: 
Atatürk Kitaplığı, 152/29 
Metin: 
GÜNÜN Işığında

40 gün 40 gece basın konferansı

Sayın Başbakanın A. A. haberinde çıkan demeçlerini okurken hesapladık, 8 ağustos 1955 pazartesi günü Ankara'da Başbakanlıkta başlıyan basın konferansı, arada kısa dinlenmelerle, 40 gün 40 gece kadar sürecek.

Tarihin bu en uzun basın konferansı ile ilgili olarak yaptığı açıklamada, Başbakan,

«... zıt iddiaların en kesif olarak tedavül ettiği bu sıralarda, muhterem matbuatımızın memlekette olup bitenler hakkında şahsî müşahedeye müstenit kanaatler edinmelerinin ve bu kanaatleri edindikten sonra efkârı umumiyeyi aydınlatmalarının çok doğru olacağını ve demokratik idareye yakışır düşeceğini düşündük»

diyorlar.

Eğer açıklamada şu son ibare, «demokratik idareye yakışır düşeceğini düşündük» ibaresi olmasa idi, Türk basınının bir uzvu olarak Ulus gazetesiyle hiçbir ilişiği görülmiyen bir basın konferansının şekli üzerinde durup da buna zaman, kâğıt ve daktilo şeridi mürekkebi harcamağa belki de lüzum görmezdik.

Fakat mademki Sayın Başbakan tertipledikleri basın konferansının «demokratik idareye yakışır düşeceğini düşündük» demiş ve böylelikle kendi demokrasi anlayışlarının yeni bir örneği karşısında bulunduğumuzu hatırlatmışlardır, biz de bu 40 gün 40 gecelik basın konferansının şekli üzerinde durmağa kendimizi mecbur sayarız.

Çünkü hem Başbakan hem de iktidar partisi başkanı olan bir zatın demokrasi anlayışı, bir muhalefet gazetesini hiç şüphesiz yakından ilgilendirir.

Gerek iktidar gerek muhalefet partileri, memleketimizde demokratik rejim kurulurken Batı demokrasilerinin örnek tutulması üzerinde — sadece bir niyetin ifadesi şeklinde bile olsa — birleşmişlerdi.

Onun için Sayın Başbakan da tertipledikleri son basın konferansından bahsederken «demokratik idareye yakışır düşeceğini düşündük» demekle, Batının demokratik idare anlayışını kasdetmiş olsalar gerektir.

İmdi bizim yapmamız gereken, bu basın konferansının Batılı bir «demokratik idare» anlayışına «yakışır» düşüp düşmediğini araştırmaktır.

Böyle bir araştırmanın en kolay yolu, Batı demokrasilerindeki basın konferanslariyle 8 ağustos 1955 pazartesi günü Ankara'da Başbakanlıkta başlıyan basın konferansı arasında bir karşılaştırma yapmaktır:

Bildiğimiz demokratik Batı memleketlerinde,

1. Başbakan yahut başka bir yetkili devlet adamı, yapacağı bir resmî basın konferansını bütün gazetelere açık bulundurur;

2. Bir basın konferansına hangi gazetelerin kimleri gönböyle pek ender hallerin dışında her ne konuşulursa halk hepsini kelimesi kelimesine öğdereceğini kendisi tesbit etmez, bunun tesbitini gazetelere bırakır;

3. Basın konferansında konuşulanlar gizli tutulmaz, kelimesi kelimesine halka açıklanır; ancak memleket güvenliği bakımından gizli tutulması gereken hususların açıklanmaması, o da pek ender hallerde, basın konferansına katılan gazetecilerden rica olunabilir; renebilir; o kadar ki şimdi Vaşington'da resmî basın konferansları başından sonuna kadar radyo yahut televizyonla yayınlanmaktadır;

4. Hiçbir basın konferansı, devlet hazinesine büyük masraflar yükliyecek 40 gün 40 gecelik bir programlı gezi daveti şeklini alamaz; zaten bir basın konferansına böyle bir şekil verilmek istense, bunu o memleketlerin gazeteleri kabul etmezler;

5. Memleket güvenliği gerekçesiyle sır sayılabilecek hususlar dışında, ekonomik duruma dair bütün sorular, böyle basın konferanslarında cevaplandırılır.

Halbuki pazartesi günü Ankara'da, Başbakanlıkta başlıyan basın konferansı muhalif gazete ve dergilere kapalıdır; bu basın konferansına gazeteciler adlariyle davet edilmişlerdir; bu basın konferansnda konuşulanlardan büyük bir kısmı — bir önceki basın konferansında da olduğu gibi — gizli tutulmaktadır; basın konferansı, masrafları devlet hazinesinden ödenecek ve haftalar sürecek bir geziler ve ziyafetler serisi haline getirilmiştir; memleketin ekonomik ve malî durumu hakkında halka muntazaman açıklanması gerektiği halde şimdi bizde gizli tutulan birçok bilgi, rakam ve istatistikler bu basın konferansında da açıklanmamış ve memleketteki okur - yazarların asil ihtiyacı olan böyle açıklamlarla yetinilecek yerde, sanki gazete sahip ve başyazarları okuma yazma bilmezlermiş gibi, önlerine düşülüp ekonomik durum kendilerine müşahhas şekiller halinde gösterilmeğe başlanmış ve gene sanki Türk gazetecileri kendi memleketlerini istedikleri zaman kendiliklerinden gezemezlermiş gibi, bu basın konferansına, yabancı basın heyetleri için düzenlenen bir gezi programı hali verilmiştir.

İşte demokratik Batı memleketlerindeki basın konferanslariyle bizdeki basın konferansı arasında böyle kısa bir karşılaştırma gösteriyor ki, Sayın Başbakanın sözleri hilâfına, bu basın konferansı, ne yönden bakılırsa bakılsın, hiç de «demokratik idareye yakışır» düşmemektedir.

Onun için Başbakanın bu basın konferansı hakkındaki sözlerini, en geniş bir görüşle, ancak bir şaka saymak mümkündür.

Nitekim, memleket ekonomisiyle ciddî olarak ilgilenen bazı gazetelerle aktüalite dergileri dururken, basın konferansına davetli «gazete» sahip ve başyazarları listesinin başında «Akbaba gazetesi sahibi ve başmuharriri» nin adı bulunması da bu görüşü doğrulıyacak mahiyettedir.

Bülent ECEVİT 

Dosyalar

1955.08.11.jpg
1955.08.11_B.jpg
1955.08.11_B.txt

Koleksiyon

Alıntı

“40 Gün 40 Gece Basın Konferansı,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 20 Nisan 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/441 ulaşıldı.