Dış Siyasette Medeni Cesaret

Başlık: 
Dış Siyasette Medeni Cesaret 
Kaynak: 
Halkçı (Yeni Ulus), "Uzaktan" s. 3 
Tarih: 
1954-12-29 
Lokasyon: 
Rahşan Ecevit Arşivi 
Metin: 
UZAKTAN:

Dış siyasette medenî cesaret

Geçenlerde HALKÇI'da çıkan bir ŞARK Ajans haberi, bazı Arap memleketleri gazetelerinin, Cezayir milliyetçilerinden «tedhişçi» diye bahsettiği için Ankara Radyosuna hücum ettiğini bildiriyordu.

Gerçi Ankara Radyosu Cezayirli milliyetçiler için «tedhişçi» sözünü bir tercüme ihmalciliği yüzünden kullanmış, ve Arap basını bunda kötü bir niyet aramakla fazla hassaslık göstermiş olabilir ama, böyle bir sözün Ankara Radyosunda gözden kaçmış olmasını Türk dış siyasetindeki bir zaafın tabii bir sonucu olarak görmek de yersiz sayılamaz. Arap basınının kızgınlığına hiç değilse bu bakımdan hak vermek gerekir.

1923 de emperyalist devletlere karşı kazanılmış bir kurtuluş savaşından sonra hür ve bağmışız bir Türk devletinin kuruluşu, emperyalizmin kurbanı durumundaki milletler için yeni bir çığır açmış, o milletlerin kurtuluş için ümit bağladıkları karanlık yolu aydınlatan bir ışık olmuştu.

Günün birinde Türk Devleti bu yolu gölgelemek istiyenlerle elbirliği yapar görünürse, o milletler elbette hayal kırıklığına uğrayacaklardı ve yeni Türk Devletinin 1923 teki öncülüğü ile tarihte kazandığı şerefli mevki elbette lekelenmiye başlıyacaktı.

Birkaç yıldır Türkiye, gerek Birleşmiş Milletlerde gerek çeşitli siyasi toplantılarda gerekse kendi başına güttüğü siyasette, hürlüğü ve bağımsızlığı için çalışan ve çarpışan milletlere karşı ya kayıtsız kalmış, ya da o milletlerden bu hakları esirgeyen devletleri bu yolda destekler görünmüştür.

Hürlük ve bağımsızlık mücerret kavramlardır. Müşahhas durumlara göre bu kavramlara olan bağlılığını zayıflatıp kuvvetlendiren bir devlet, fırsatçı bir siyaset güdüyor demektir.

Gerçi dünyada fırsatçı bir dış siyaset gütmek ayıp sayılmıyacak kadar olağandır ama, yeni Türk Devletinin dünyadaki prestiji ve tarihte tutacağı mevki, başka milletlerin hürlüğü ve bağımsızlığı konusunda böyle fırsatçı siyaset gütmemesine bağlıdır.

Şerefli bir hayata ulaşabilmek için çalışan bütün milletler, Atatürk’ü kendilerine önder bilmişlerdir. Türk Milletinin bu alanda güdeceği fırsatçı bir siyaset, Atatürk’ün dünya tarihindeki mevkiini de sarsacaktır. Atatürk’ün kurduğu devletin başına geçmiş hiçbir hükümet, Atatürk’e karşı böyle bir nankörlük yapamamalıdır!

Bizden ışık ve mânevi yardım bekliyen milletlerin Pan - İslamizm gibi dar görüşlü ütopyalarına kapılmaktan, hattâ gayelerimiz ayrı kaldıkça, kaderimizi bu milletlerin kaderine bağlamaktan kaçınmamız ne kadar uygun olursa, onların bizden beklediği ışığı ve yardımı esirgemememiz de o kadar uygunsuz olur.

Eğer dış siyasetimizde bağımsızlığımız tamsa, bazı ilkeler uğrunda en yakın dost ve müttefiklerimizi bile gücendirmekten kaçınmamak cesaretini göstermeliyiz. Askerlerimizin cephedeki cesareti, ancak, hükümetlerimiz de dış siyasette aynı ölçüde medenî cesaret gösterirlerse bir değer taşır. Medenî cesaret sahibi bir Türkiye’den gelecek dostluğun kendileri için ne kadar daha değerli olduğunu müttefiklerimiz de ergeç idrak edeceklerdir. Çünkü, eğer hürlük ve bağımsızlığı uğrunda çalışan milletlerin bizden bekledikleri ışığı biz esirgersek, o ışığı tutmaya dünden istekli başka devletlerin eksik olmadığını, müttefiklerimiz herkesten daha iyi bilebilecek durumdadırlar.

Bülend ECEVİT 

Dosyalar

1954.12.29_B.jpg
1954.12.29_B.txt

Koleksiyon

Alıntı

“Dış Siyasette Medeni Cesaret,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 23 Nisan 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/332 ulaşıldı.