Bu İdare, Zor İdare

Başlık: 
Bu İdare, Zor İdare 
Kaynak: 
Ulus, "Günün Işığında" No 13116, ss. 1, 5 
Tarih: 
1960-02-05 
Lokasyon: 
Atatürk Kitaplığı 
Metin: 
GÜNÜN IŞIĞINDA

« Bu idare, zor idare »

Bülent ECEVİT

Böyle diyor şimdi Bay Menderes...

1946 dan önce, yani Kurtuluş Savaşı yeni kazanılıp Cumhuriyetin henüz kurulduğu, yer yer henüz ayaklanmaların olduğu, Devrim hareketinin yeni başladığı, veya II. Dünya Harbi ateşinin yurdu sarıp sosyal ve siyasal düşüncelerin aşırı sağla, aşırı solda kutuplaştığı yıllarda demokrasiye geçilememiş olmasını hâlâ tenkid eden; demokrasinin 1946 da, bütün isterleriyle, birdenbire gerçekleştirilemeyip de 4 yıllık bir süre içinde geliştirilmiş olmasını hâlâ bir büyük günah gibi gösteren Demokrat Partinin Genel Başkanı, bugün, kendi iktidarının, kendi Başbakanlığının onuncu yılında.

«Bu idare, zor idare»,

diyor...

«Milletçe refahın, nizam ve istikrarın en doğru yolunu arıyoruz. Ancak yeni girdiğimiz demokratik hayatta, hürriyet hayatında bu yolu bulmanın uzun yıllara ve bir çok tecrübelere ihtiyaç gösterdiği de bir hakikat»,

diyor.

Yani 10 yıl geçmiş, 10 yılda acı tecrübeler geçirilmiş; millet 10 yıl öncenin hürriyet ve demokrasi düzenini, iktisadî düzenini, malî güvenliğini bir altın çağ gibi özler hâle getirilmiş; ve bu 10 yıllık iktidarın lideri, şimdi, milletçe aradığımız yolu bulmak için daha «uzun yıllar» sabretmek lüzumundan, daha «bir çok tecrübelere ihtiyaç» olduğundan bahsediyor.

Her türlü baskı ve tehdide rağmen muhalefete oy vermekte ısrar edecek kadar siyasal olgunluk, demokratik anlayış gösterdiği için idarî cezaların en ağırına çarptırılmış, il iken ilce yapılmış, sonra yarısı budanarak illiği geri verilmiş Kırşehir'de, Başbakan Menderes, demokrasinin gelişmesine başlıca engeller olarak, «kin ve husumet»i, «tahammülsüzlük ve müsamahasızlığı» gösteriyor.

Kendi partisine oy vermeyen bir il'e illiği çok gören, kin ve husumeti, tahammülsüzlük ve müsamahasızlığı bu ölçüye vardıran bir iktidar lideri, şimdi, iktidarının onuncu yılında, «bu idare zor idare» imiş diyerek, «devlet ve millet meseleleri bir bakışta anlaşılıverecek kadar basit değil» miş diyerek, muhalefetten tahammül, muhalefetten müsamaha istiyor... Kin ve husumete son verilsin istiyor...

Nedir acaba iktidar basının «kin ve husumet» dediği?..

İnönü'nün, kendi kurtardığı topraklarda bir vatandaş olarak dolaşmasına tahammül edilemeyip taşlatılması, adım başında suikast tertipleriyle karşı karsıya bırakılması «kin ve husumet» değildir de, bu tertiplerin Mecliste görüşülmesini istemek mi «kin ve husumet» tir?

Nedir acaba iktidar başının muhalefetten beklediği «tahammül ve müsamaha»?..

İçirilmiş sokak serserilerinin bir muhalefet liderini iktidar himayesinde taşlamasına mı tahammül, takipsiz bırakılan suikast tertiplerine mi müsamaha?

Demokraside mesuliyet eşitliği varmış!.. Demokraside muhalefetin de iktidar kadar mesuliyet hissi olmalıymış!.. Böyle diyor Bay Menderes...

Oysa bugün muhalefetin mesuliyet hissi Demokrat Partininki kadar zayıf olsa idi, devlet hâlâ ayakta duruyor olamazdı.

Mesuliyette eşitlik!

Ya haklarda?..

— Haklarda eşitlik olmaz!,

diyor Bay Menderes.

«Eşit haklardan dem vururlar» diye, muhalefeti, daha iki hafta önce Devlet Radyosunda, «mugalâta yapmak» la suçlandırıyordu Bay Menderes. İktidarla muhalefet partileri arasında «eşit haklardan dem vurma» nın «zihinleri karıştırıcı» bir «terane» olduğunu haykırıyordu.

Haklarda eşitlik aramak «zihinleri karıştırıcı bir terane», ama mesuliyette eşitlik şart!

İktidardan, gücü yettiği kadar baskı; muhalefetten, insan gücünün üstünde tahammül!

İktidarın elinde muhalefete karşı cop, taş ve daha her türlü silâh, muhalefetin gönlünde bütün bunlara karşı sadece müsamaha!

Ve bövlece daha «uzun yıllar» sabredilip, daha böyle nice «tecrübeler» geçirilsin ki, memlekette demokrasi için şartlar olgunlaşabilsin: «demokratik hayatta» «milletçe refahın, nizam ve istikrarın yolu» bulunabilsin!

Demokrasinin şartları böyle olgunlaşmaz. Bay Menderes... Diktatörlüğe yönelmiş bir yoldan ne kadar «uzun yıllar» sahredilse, demokrasiye ulaşılmaz.

Yalnız bir noktada haklısınız siz: 1950 ye kadar sizin sandığınız gibi, «devlet ve millet meselelerini bir bakışta anlaşılıverecek kadar basit» sananlar için, «bu idare», gerçekten tahammül edilemiyecek kadar «zor idare» dir!

Bu idarenin zorluğuna Cumhuriyet Halk Partisi tahammül etmişti, Demokrat Parti tahammül edememektedir. İnönü tahammül etmişti, Menderes tahammül edememektedir. Tahammül edemeyenler artık iktidardan inip, tahammül edebilenler gelmelidir!

«Bu idare, zor idare» dir Bay Menderes!

Tek partili devirde milletvekilliğinden, parti müfettişliğinden zor...

Tek partili devirde şikâyetsiz Mecliste oturup «Millî Şef» e şükran ve bağlılık telleri çekmekten zor...

Halkevlerinin spor işlerini yönetmekten zor...

«Kin ve husumet» gütmeyen bir Deevlet Başkanının teşvikiyle muhalefet partisi kurup, «tahammül» ve «müsamahası» sonsuz bir iktidarın himayesinde «husumet andı» içerek muhalefet liderliği yapmaktan, «demokrasi ve hürriyet kahramanı» olmaktan zor...

Bülent ECEVİT 

Dosyalar

1960.02.05.jpg
1960.02.05_B1.jpg
1960.02.05_A.jpg
1960.02.05_B2.jpg
1960.02.05_B.txt

Koleksiyon

Alıntı

“Bu İdare, Zor İdare,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 28 Mart 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/1143 ulaşıldı.